latin amerikan haber yorum

Posts Tagged ‘ekoloji’

Cancun’dan anlaşma çıktı, ama somut hedef yok!

Posted by lahy 12/12/2010

Alidost Numan

Cancun’da yapılan 16. İkilim Konferansı sona ererken bir mutabakata varıldığı haberleri geliyor. Ne var ki üzerine varılan mutabakat aktivistleri ve iklim değişikliğiden en çok zarar gören ülkeleri tatmin edecek bir yenilik ya da spesifik hedef içermiyor. Bu durumda somut bir anlaşma için umutlar gelecek sene Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak 17. zirveye kalmış oluyor.

Öte yandan herkesin üzerinde anlaştığı iyi haber, varılan bu mutabakatka Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerine geçen sene Kopenhag’da BM dışı müdahalelerle kaybedilen inancın tekrar kazanılmış olabileceği.

Varılan mutabakat, sera gazları salınımlarının önümüzdeki on sene içinde 1990 seviyelerinin %25 ile %40′ı altına çekilmesini içeriyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine adaptasyonu ve salımlarını düşürmek üzere dönüşümleri için yaratılacak fonun çerçevesi üzerinde de anlaşmaya varıldı.

Bağlayıcılıktan uzak ve yeterince kuvvetli tedbirler içermeyen anlaşmaya en kuvvetli itirazlar, halkların ve tabiat ananın haklarını tavizsiz bir şekilde savunan Bolivya delagasyonundan geldi. Kendi tabirleriyle, muhalefetleri “4C derece artışa razı olan bir anlaşma bir anlaşma değildir” noktasından yola çıktı. Bolivya’nın itirazları, geçen senenin aksine, son toplantılarda yalnız bir ses olarak kaldı.

ABD temsilcisi Todd Stern’ün teklifiyle, tam mutabakatten neredeyse tam mutabakat usulüne geçilerek anlaşmaya varıldı. Böylece, oturumların başkanı Meksika Dışişleri bakanı Patricia Espenosa bu destekle anlaşma metnini geçirmek üzere bastırdı. Müzakerelerin başarılı geçtiğine inanan AB tarafı ise, bu mutabakata varılmasında kendi yürüttüğü sessiz diplomasiye büyük bir rol biçiyor.  Malum olan tek şey ise, büyük fosil ekonomilerin müdahaleleriyle, gezegen ve insanlık için gerekenin çok daha altında tedbirler üzerinde mutabakata varılabildiği.

STK camiasının genel kanısı, bunun ancak bir başlangıç noltası olabileceği. Ayrıca, iklim krizinin toplumsal cinsiyet yansımaları, REDD orman koruma düzenlemeleri ve karbon piyasaları gibi problematik konularda bir gelişme kaydedilmediği hissi hakim.

Anlaşma için her ne kadar prensipte 10 yıl içinde %25-40 sera gazı indirimi hedefinde mutabakata varılmış ise de, bu anlaşma bağlayıcı tedbirler içiermiyor. Şimdilik varılan tek nokta, Kopenhag’da ulusal hükümetler tarafından BM çerçevesi dışında Kopenhag Anlaşması’yla verilen %16 civarındaki vaadlerin BM çerçevesine alınmasından ibaret. Bu maalesef gelecek sene Durban’a çok ciddi bir mesuliyet atıyor.

İklim Fonu yaratılması konusunda da somut bir adım atan anlaşma, İklim Fonu’nun yönetim kurulunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin eşit temsil edilmesini öngörüyor. Ayrıca, fon ilk üç yıl için Dünya Bankası’nın denetiminde çalışacak. Fon başlangıçta yılda 30 milyar dolar iken, zamanla 100 milyar dolara kadar yükseltilebilecek.

Çok fazla detay belli olmamakla birlikte, Cancun Anlaşması ayni zamanda orman kıyımını engellemek için mali tedbirler, düşük karbon teknolojilerinin fakir ülkelere transferi için maddeler, Çin, ABD gibi önde gelen sera gazı salınımı kaynağı ülkelerin ekonomilerinin denetlenmesi, ve beş yıl sonra ilerlemenin bilimsel gözden geçirilmesini içeriyor.

(GuardianAl-Jazeera – Yeşil Gazete)

URL: http://yesilgazete.org/?p=16499

Posted in Ekolojik Hareketler | Etiketler: , , , | Leave a Comment »

Arjantin:Yüksek Mahkeme baraj inşaatını durdurdu

Posted by lahy 17/11/2010

BUENOS AIRES – Arjantin’de Yüksek Mahkeme Uruguay sınırında yapılacak baraj inşaatını çevreye olan etkisini araştırmak amacıyla 90 gün süre ile durdurdu, Barajın mali yatırımcıları arasında ABD’li yatırımcı George Soros’da bulunuyor.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Yüksek Mahkeme tarafından açıklanan karar çevreci örgütler tarafından takdırle karşılandı.

Geçen ay sonunda Yüksek Mahkemeye başvuran Arjantin Hükümeti Ayui Grande baraj projesinin durdurulmasını talep etti.

Hükümet, Uruguay nehrinin bir kolu üzerinde  kurulacak olan  barajın sulak alanlara yakın olması nedeniyle çevreyi olumsuz etkileyeceğine inanıyor.

Baraj tamanlandığında  8,000 hektarlık alan sular altında kalacak.İçinde bataklıklarında bulunduğu sulak alanlar baraja 50km. uzaklıkta; barajın tamamlanması halinde 15,000  m2’lik alanın etkilenmesi kaçınılmazdır.

Baraj projesinin yapımcıları Arjantinli Medya devi Clarin ve ABD’li yatırımcı George Soros’un firması Adecoagro’dur.

Başkan Cristina Fernandez Kirchner’in hükümeti barajın kurulacağı bölgede ki  Corrientes eyaletinin merkezi otoriteleri baraj projesi hakkında yeterli bir şekilde bilgilendirmemekle suçluyor.

Başkan ayrıca baraj yapıldığı takdirde Uruguay ile imzalanan anlaşmaların ihlal edileceğini iddia ediyor.

Ağustos 2010’da Buenos Aires’e gelen Uruguay Dışişleri Bakanı Luis Almagro yapılacak baraj hakkındaki endişelerini Arjantin hükümeti’ne iletti.

Arjantin’de ki Wildlife Örgütü’nün eski başkanı alınan karar ”adil ve ihtiyatlı” dedi.

Barajın durdurulması için kampanya yapan grubun koordinatörü Emilio Spataro, Mahkeme’nin kararı sonucu çevrecilerin, ”Eyalet Hükümeti’nin sağladığı bilgilerin yetersiz ve temelsiz ” olduğunu ispat edeceklerini söyledi.

Uruguay’ın, yedi yıl önce, sınırın kendi tarafında, Uruguay nehrine yakın bir yerde,  bir kağıt fabrikası inşa etmesi büyük tartışmalara yol açmış ve Arjantin, Haque’de bulunan  Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne başvurmuşdu.

Arjantin kurulan kağıt fabrikasının Uruguay nehrini kirlettiğini iddia etmiş;ancak, Haque’de ki mahkeme Arjantin’in iddialarını red etti.

Costa Ríca:Çevreci eylemciler açlık grevlerine son verdi

Costa Rica: Altın madenine karşı açlık grevi

Honduras: Yerli Halklar Barajlara Karşı Harekete Geçmeye Hazırlanıyor

Temaca Bildirisi: Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Perulu Yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco ile görüşme:

Evo Morales: “Doğa, ormanlar ve yerli halklar satılık değildir.”

Lula, Amazon’da devasa bir baraj yapımı anlaşmasını imzaladı

Latin Amerika Sol’unda Çelişkiler Immanuel Wallerstein

Posted in Arjantin, Ekolojik Hareketler, Genel Haberler | Etiketler: , , | Leave a Comment »

Costa Ríca:Çevreci eylemciler açlık grevlerine son verdi

Posted by lahy 14/11/2010

8 Ekim 2010’da San Carlos’da açılması planlanan bir altın madenine karşı içinde açlık grevi de bulunan eylemler düzenleyen Costa Ricalı çevre eylemcileri ( bak: Costa Rica: Altın madenine karşı açlık grevi) 2 Kasım’da düzenledikleri, ” Yaşam İçin Kültür Festivali” ile açlık grevine son verdiler.

Açlık grevi  San José’de ki başkanlık binasının önünde 14 Eylemci tarfaından başlatıldı. Eylemcilerin 12 ‘si açlık grevine 1 Kasım’da sağlık nedeniyle son vermişlerdi.

Eylemciler amaçlarının Başkan Laura Chinchilla’ın dikkatini çekmek ve üzerindeki baskıyı artırmak olduğunu söylediler.  Başkanlık Ofisi bir açıklama yaparak Başkan’ın Başkanlık sarayı doktorlarından Adrián Rechnitzer’den açlık grevcilerin sağlık durumlarını takip etmesini istediğini bildirdi. (El País (Costa Rica) 11/1/10; EFE 11/1/10 via MSN Latino; Adital (Brazil) 11/5/10)

Temaca Bildirisi: Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Perulu Yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco ile görüşme:

Lula, Amazon’da devasa bir baraj yapımı anlaşmasını imzaladı

Latin Amerika Sol’unda Çelişkiler Immanuel Wallerstein

Posted in Costa Rica, Ekolojik Hareketler | Etiketler: , | Leave a Comment »

Temaca Bildirisi: Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Posted by lahy 17/10/2010

Barajlardan olumsuz etkilenen halklar ve destekçilerinin üçüncü buluşması 1-6 Ekim 2010 tarihlerinde Meksika’da gerçekleşti. 54 ülkeden 320 aktivistin bir araya geldiği buluşmanın ilki 1997′de Brezilya’da, ikincisi 2003′de Tayland’da yapılmıştı.

Buluşma sonrasında yayınladıkları “Temaca Bildirisi”nde, sel tehditi altındaki Temacapulin halkının El Zapotilo Barajı’nın kaldırılması yönündeki talebine ve Meksika’da nehirleri savunan ve barajlardan olumsuz etkilenmiş halkın verdiği mücadeleye olan desteklerini dile getiren aktivistler, Dünya Bankası ve IMF’nin dayattığı özelleştirme politikaları sonucu enerji üretiminin ve su kaynaklarının büyük bir ticarete dönüştürüldüğüne işaret ederek, şirketlerin su satışı, tarım ticareti ve madencilik amacıyla barajlar inşa ederek fahiş kârlar elde ettiğini, böylelikle birçok ülkenin tüketici kapitalizme kaynak sağlayacak biçimde eski yarı-sömürge statüsüne geri döndüğünü belirtiyor. Bildiride bu alandaki mücadelenin önemini vurgulayan ve uluslararası düzeyde suyun özelleştirilmesine ve madenciliğe karşı yürütülen mücadelelerin yanısıra, gıda egemenliği doğrultusunda verilen mücadelelere de destek sunan aktivistler, dayanışma kapsamında yeni bir enerji üretimi- kullanımı ve su yönetimi modeli geliştirdiklerini belirtiyor.

Çevre ve toplum açısından yıkıcı tüm barajlara karşı çıkan; su ve enerji politikalarının açık ve demokratik kamusal müzakereye tabi olması ve bu alandaki tüm program ve projelerde cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi gerektiğini belirten; tüm karbon ticaret mekanizmalarını olumsuzlayan; su ve enerji sağlanmasındaki özelleştirmelere, gerek halkların üzerinde yaşadığı toprakların askerileştirilmesine gerekse suyun ve barajların askeri amaçlarla kullanımına ‘hayır’ diyen Temaca bildirisi, 1997′de ve 2003′de yayınlanan Curitiba ve Rasi bildirilerinde çerçevesi çizilen ilke ve talepleri yeniden olumlayarak, önümüzdeki dönem için yıkım üreten barajlara ve hidroelektrik santrallere, tüketimciliğe ve enerji-yoğun ürünlerin tüketimine karşı düzenlenecek kampanyaların ve mücadelelerin sürdürülerek uluslararası dayanışma ağlarının geliştirileceğini vurguluyor; yıkım üreten barajlara ve mevcut su-enerji yönetim modeline karşı verilen mücadelenin, aynı zamanda azami kâr buyruğunun tahakkümü altındaki bir toplumsal düzene karşı, eşitliğe ve dayanışmaya dayalı bir toplum için verilen bir mücadele de olduğunu belirtilen Temaca Bildirisi, şu sözlerle sonlanıyor:

Başka bir enerji ve su yönetimi modeli mümkün!

Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

kaynak: sol küre

Posted in Ekolojik Hareketler, Meksika | Etiketler: , | Leave a Comment »

Perulu Yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco ile görüşme:

Posted by lahy 16/10/2010

Perulu yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco : ”Neoliberalizmin saldırılarına karşı mücadele her zamankinden daha fazla güçleniyor ”

ISABEL COELLO – MADRID

1970’li yıllarda köylü ayaklanmalarına önderlik eden tutuklanması sonrasında uluslararası bir kampanya sonucu ölüm cezası almaktan kurtulan Hugo Blanco Peru’da ki en önemli yerli halk ve köylü liderlerinden biridir. Üç kere ülkesinden atıldı; 1978’de geri döndükten sonra çeşitli kereler parlamentoya seçildi.  Bügün 76 yaşındadır,  halen en radikal protesto hareketleri ile işbirliği içindedir. Anti Kapitalist Sol’un ( izquierda anticapitalista) davetlisi olarak İspanya’ya geldi.

El dirigente indígena campesino peruano Hugo Blanco, en Madrid. - Graciela del Río

Peru’da Yerli halkın durumu nedir?

Peru ve Latin Amerika’nın diğer ülkelerinde yerliler çevrenin korunması için verilen mücadelenin öncüsüdürler. Peru’da ki mücadelenin ana ekseni budur. Maaşların artırılması için mücadeleler var, daha küçük çaplı ve şehir kökenlidirler. Yenilgiye uğradıkları andan itibaren başlayan, 500 yıldan beri süren yerli halkın direnişi , bugün herzamankinden daha güçlü, bunun nedeni yaşamlarına karşı hiçbir zaman bu kadar güçlü bir saldırının gerçekleştirilmemiş olmasıdır.

Bu saldırn nasıl gerçekleştiriliyor?

Bir çok biçimi vardır.  Açılan madenler, hidroelektrik santralları, petrol çıkaran firmalar, ormanların tarım ve hayvancılık için kesime uğraması. Hep birlikte ormanı ve yerli halkı öldürüyorlar.  Yerli halkın tümü neoliberal saldırının hedefleridir.

Elde ettikleri başarılar?

Bazı zaferler kazanıldı. Bir altın madeni açmak istediler, yapılan oylamada yerli halk, ”yaşama evet, madene hayır”  oyu verdi. Açıktır ki, maden bir dizi avantaja sahiptir: iş, okullar için para, ancak halk artık kandırılmak istemiyor Hükümet polisleri yolladı. Bir Kanada firması idi ve Kanadalı çevreciler Şirket projeden vazgeçene kadar bir kampanya yaptı. Avatar filminde olduğu gibi, Hindistanlı bir firma da yerli halk için kutsal kabul edilen bir dağı ortadan kaldıracaktı. Halk ölüm pahasına mücadeleye karar verdi.   Survival gibi gruplar da bir kampanya başlattılar ve Hindistan hükümeti bu projeden vazgeçti.

2009 yılında Bagua’da olduğu gibi yerli halk ve otoriteler arasında kan dökülen olayların çıkması mümkün mü?

Bu türlü olayların çıkma tehlikesi vardır. Halk mücadelen vazgeçmez. Hükümetin alçakca bir saldırısı idi. Resmi makamlar yalnızca 10 diyor ama 20 yerliyi öldürdüler. Yerlilerde bazı polisleri öldürdü.  Hükümet sonunda iki en tehlikeli projeden vazgeçti, halen,  Peru Ormanlarında İnteretnik Kalkınma Derneği (Asociación Interétnica de Desarrollo de la Selva Peruana) başkanı bunun peşini bırakmıyor.

Ekvador ve Bolivya’nın politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Büyük başarılardı. Rafael Correa ve Evo Morales’i iktidara getiren büyük halk kitleleri yerli halktandı. Talepleri arasında çokuluslu devletler talebi var. Bolivya da yerlilere otonomi veren yasa ileri adılmış bir adımdır.  Ancak bu hükümetlerin anayasalarına bağlı kalmaları gerekir. Bolivya’da eğer bir maden açılacak ise yerli halka danışılması gerekiyor ancak bazı örneklerde Morales, bunu görmezden geldi. Ve Ekvador’da Hükümet kendisinden önceki hükümetlerin  yaptığı gibi doğal kaynakları çıkarıp satmayı esas almaya devam ediyor. Böyle tutarsızlıklara karşıyız.

Alan García hükümeti hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çelişkilere sahip bir hükümet değildir. Çok uluslu tekellerin hizmetindedir ve bu misyonunu yerine getiriyor. Bazen şiddete başvuruyor,  insanları hapse atıyor, ancak bunlara eşlik eden Amazon’un tahribi, tarım sanayilerinin gelişimi, yerli halk topluluklarına saldırılardır.

Lima’da oy oy sayım yapılarak belediye başkanlığının 20 yılı aşkın bir süredir ilk defa solun eline geçmesi sözkonusu..

İyi bir gelişme, ileriye doğru atılmış bir adım olur ancak, ülkenin iç kısımlarında çevrenin tahribatını durdurmak için çok önemli olmayacaktır.

2011’de yapılacak   seçimlerde ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?

Kim kazanırsa bir şey değişmeyecektir. Neoliberal bir hükümet seçilecektir. Belki çok kanlı bir hükümet olmayacaktır ancak, çok uluslu tekellerin bir hükümeti olacaktır. Biz, Amazon için mücadelenin önemini vurgulamak için m “Alberto Pizango Başkan” kampanyasını yürüteceğiz. Ancak, mümkündür ki adaylığa kaydını bile yaptıramayabiliriz! [Pizango kefelatle serbest ancak  Bagua’da ki olaylardan dolayı yargılanıyor]

Halen Troçkistmisiniz?

Hem troçkistim ve hem de değilim.  Troçkisttim çünkü, Troçki sovyet bürokrasisi işçiler tarafından devrilmezse kapitalizm tarafından devrilecek demişti ve bu gerçekleşti. Troçki Marksizm Leninizm’in temel ilkelerini sovyet bürokrasisinin çarpıtmalarına karşı savunmadan Troçkizm olmaz demişti. Bugün Sovyet bürokrasi yok artık, neden Troçkist olmak gerekiyor(gülümsedi)  Tabii ki  düşünçeleri bana faydalı ve kullanıyorum. Ancak bugünün gençleri Troçkizm ve Leninizm peşinde değiller.  Geçen yüzyıla ait  şeylerde ne bulacaklar? Seni ilgilendiren nedir? Çevrenin korunması hakkında konuşmamız gerekiyor. Eğer bu mücadeleye katılıyorlarsa onlarla birlikteyim. ”Evet Troçki’ye inanıyorum” demek gerekmiyor. Tabii ki, ben herşeyinden ve metodundan faydalanıyorum ancak Troçkizm propogandası yapmıyorum.

Perú ve Guatemala sosyal hareketlerin liderleri artan şiddet olaylarına marıuz kalıyorlar kendinizi güvenlikte hissediyormusunuz?

Üç kere beni sınır dışı ettiler ve bir kere de sürgüne gittim, bunların nedeni gerek gizli servis gerekse de Aydınlık Yol( Sendero Luminoso) tarafından ölümle tehdit edilmem idi, bunlardan biri beni öldürmese diğeri öldürecek idi. Ortalık sakinleşince Peru’ya geri döndüm ve Fujimori’nin görevden alınması için mücadele ettim. Bugün herhangi bir tutuklanma tehlikesi yok, ancak her an beni öldürebilirler. Ancak,  korku içinde yaşayarak nereye varabilirim? Hiçbir kazançım olmayacaktır. Mücadeleme devam etmeyi tercih ediyorum.

Çeviri: Erol Yeşilyurt (LAHY)

Kaynak: Público.es – “Alan García es un servidor de las multinacionales”

Posted in Genel Haberler, Peru, Söyleşi ve Görüşmeler | Etiketler: , , , , , , , | Leave a Comment »