latin amerikan haber yorum

Archive for the ‘Ekolojik Hareketler’ Category

Bolivya: Yerli halkın ve işçilerin Amazon’u savunusu

Posted by lahy 30/09/2011

Geçtiğimiz Pazar günü Bolivya polisi koruma altındaki Amazon yağmur ormanlarını ortadan bölecek yasadışı mega-otobana karşı yürüyüş yapan yerli kadın, erkek ve çocukları bastırmak için gaz ve copla saldırdı. Saldırı sırası ve sonrasında aralarında çocuklarında bulunduğu çok sayıda protestocu gözaltına alındı.

Polis saldırısını protesto eden ana işçi sendikası COB Çarşamba günü ülke çapında grev ilan ederek bir dizi yol kapatmaları da içeren protestolar organize etti. Hükümet Başkan Morales’in otoban inşasını askıya alması nedeniyle grevin gereksiz olduğunu ileri sürerken COB, Amazon bölgesinde yerli halkın yönetimindeki topraklarından geçecek bölümün tümden iptalini talep ediyor. Yerli halk sözcüleri Morales’in erteleme açıklamasının ardından Hükümet’in erteleme kararına inanmadıklarını ve mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.

72 saat sonra ülke bir kriz içindeydi – Savunma Bakanı utanç içinde istifa etti, Bolivyalılar ülke çapında protesto için sokaklara döküldü; Başkan Evo Morales ise otoban inşaatını geçici olarak durdurmak zorunda kaldı. Ancak güçlü çokuluslu şirketler bu önemli doğal rezervi bölüşmeye başladı bile. Şimdi, ancak dünya bu cesur yerli halkın yanında olursa otobanın rotasını değiştirebilir ve ormanın korunmasını sağlayabiliriz.

Avaaz kısa süre önce 115,000 Bolivyalı ve Latin Amerikalının imzaladığı bir acil dilekçeyi iki üst düzey Bakan’a iletti – kitlesel bir kamusal baskı olabileceğinden endişeliler ve tedirginler. Bu vahşi şiddetin ardından şimdi baskıyı arttıralım ve baskının sona ermesi ve otobanın durdurulması için küresel bir çağrı yapalım. Acil dilekçeyi imzalamak için tıklayın — 500,000 imzaya ulaştığımızda dilekçeyi etkileyici bir yöntemle Başkan Evo Morales’e ileteceğiz:

http://www.avaaz.org/tr/bolivia_stop_the_crackdown/?tta

Altı hafta önce Amazon’dan yola çıkan binlerce yerli halk başkente doğru yürüyordu. Nihayet geçen hafta Avaaz’la görüşen Bolivya Dışişleri Bakanı liderlerle açık bir diyalog içinde olacağına söz verdi. Cumartesi günü yürüyüşçülerle görüşmeye gitti ama temel talepleri reddedilen yürüyüşçüler bakanı polis barikatını geçinceye kadar bir saat kendileriyle yürümeye zorladılar. Ertesi gün birlikler protestocuların kamp kurduğu alana baskın yaparak yüzlerce kişiyi vahşice dövdü ve gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar zorla otobüslere bindirilerek bölgeden uzaklaştırıldı.

Önerilen 300 kilometrelik otoban Bolivya Amazonlarının en kıymetli mücevheri olan ve devasa ağaçları, mükemmel yaban hayatı ve tatlısularıyla meşhur Isiboro Sécure’nin (İspanyolca’da TIPNIS) ortasından geçecek. TIPNIS inanılmaz doğal ve kültürel önemi nedeniyle Doğal Park ve yerli halk rezervi olarak çifte koruma altındaki alan statüsüne sahip. Brezilya tarafından finanse edilen otoban Brezilya’yı Pasifik limanlarına bağlayacak. Ama bunun yanı sıra bu yerli toplulukları ve ormanı tahrip edecek zehirli bir arter olarak, bu el değmemiş araziyi kerestecilik, petrol ve maden aramaya ve büyük ölçekli endüstriyel ve tarımsal işletmelere açacak. Son dönemde yapılan bir çalışmaya göre otobanın yapılması halinde parkın %64’ü 2030’a kadar ormansızlaştırılmış olacak.

Bolivya yasaları ve uluslararası hukuka göre hükümet, topraklarını almaya niyetlendiğinde yerli liderlerle görüşmelidir. Yerli topluluklar ekonomik büyüme ve bölgesel entegrasyonu geliştiren daha güvenli alternatifler istiyor. Ama hükümet onların itirazlarını duymazdan geldi ve TIPNIS dışında alternatif tek bir yol için bile çalışma yapmadı. Aksine Morales yasaları hiçe sayarak bölge için referandum yapılmasını istiyor. Bu ise birçok kişi tarafından meşru olmayan bir rıza oluşturma çabası olarak görülüyor.

Bolivya’nın ilk yerli lideri olan Morales dünya çapında çevre ve yerli halkların haklarını savunmasıyla tanınıyor. Bu içten içe kaynayan sorun patlama noktasına ulaştığı bu anda Morales’i bu ilkelere bağlı kalması ve Amazon’un korunması ve yerli topluluklara saygı için ön saflarda mücadele edenlerle yan yana durması için cesaretlendirelim – baskıyı ve yasadışı otobanı durdurmak için bu acil eylemi imzalayın:

http://www.avaaz.org/tr/bolivia_stop_the_crackdown/?tta

Bir kez daha tekrar edelim: Hepimizin bağımlı olduğu toprakların ve yerli halkların haklarının korunması hükümetlerimiz tarafından kalkınma ve ekonomik büyümeye kurban ediliyor. Liderlerimiz genellikle madencilik ve ormansızlaştırmayı – yabancı şirketlerden doğrudan kar ederek — bizim hayatta kalma araçlarımıza tercih ediyor. Hepimiz gelecekte çevre ve masum insanların hayatlarının kârdan önce gelmesini istiyoruz. Başkan Evo Morales’in halkına destek olmak, Amazon’u kurtarmak ve Latin Amerika’da gerçek kalkınmanın ne olması gerektiğini tekrar değerlendirmek için hala bir şansı var.

Umut ile,

Luis, Laura, Alice, Ricken, David, Diego, Shibayan, Alex ve tüm Avaz ekibi

Kaynaklar

Morales geri adım attı (ETHA):
>http://www.etha.com.tr/Haber/2011/09/27/dunya/morales-geri-adim-atti/

Yerli protestosu sonuç verdis (Yeni Özgür Politika):
http://yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=2287

Bolivya’da istifa (Bugün):
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/170631-iki-bakan-da-istifa-etti-haberi.aspx

Ormansızlaştırma öngörülerine dair çalışma hakkında makale (İspanyolca):
http://www.lostiempos.com/diario/actualidad/vida-y-futuro/20110703/analisis-historico-y-proyeccion_132222_268061.html

Amazon isyanı Bolivya’yı sallıyor (Hürriyet):
http://www.hurriyet.com.tr/planet/18835577.asp

http://www.upsidedownworld.org/main/bolivia-archives-31/3241-bolivia-general-strike-protests-crackdown-on-native-march

Avaaz.org dünya halklarının görüş ve değerlerinin dünyanın tüm karar vericilerince duyulmasını sağlamak için çalışan, 9 milyon kişilik küresel bir kampanya ağıdır. (Avaaz birçok dilde “ses” veya “şarkı” anlamına gelir.) Avaaz üyeleri dünyanın dört bir yanına yayılmıştır: ekibimiz 4 kıtada, 13 ülkede, 14 dilde çalışmaktadır. Avaaz’ın bazı önemli kampanyaları hakkında bilgi almak için buraya tıklayın; veya bizi Facebook ya da Twitter’dan takip edin.

Grev Hakkında Günçelleştirme: LAHY

Posted in Bolivya, Ekolojik Hareketler, Genel Haberler, Sosyal Hareketler, İşçi Hareketleri-Sendikalar | Etiketler: , , | Leave a Comment »

Greenpeace Amazon’un tahribatı ve seri cinayetleri kınadı

Posted by lahy 18/06/2011

Brezilya’nın Amazon Ormanları’nda cinayetler artıyor. Bir ay içinde kaçak oduncularla mücadele eden altıncı köylü de kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.

31 yaşındaki köy işçisi Obede Loyola de Souza da, cinayetlere kurban gidenlerden sadece biri. Souza’nın cesedinin evinin yakınındaki ormanlık bölgede bulunduğu bildirildi.

Uluslararası çevre örgütü Greenpeace, Brezilya hükümetine konuyla ilgili gerekli önlemleri alması çağrısında bulundu: “Ne yazık ki, hükümet gerekli tedbirleri almıyor. Diğer taraftan, eylemlerle ve politikalarıyla Amazonlar’daki bu cinayetleri teşvik eden mesajlar gönderiyor. Çünkü cinayetlerin sorumlularını ve ağaçları yok edenleri cezalandırmaktansa, hükümet arazilerin gasp edilmesine ses çıkarmıyor. 2008’de hükümet 66 milyon hektarlık alanın istila edilmesini yasal olarak tanıdı. 66 milyon hektar, iki Avrupa ülkesinin; Fransa ve Almanya’nın toplam alanına eşittir.”

Para eyaletinde çevrecilerle yasadışı gruplar arasındaki mücadelede şiddet giderek artıyor. Bölge halkı ise bu durumdan endişe ediyor.

Köylülere yönelik cinayet ve tehdit olaylarının artması üzerine Brezilya hükümeti, Amazon Ormanları’nın bulunduğu bölgede güvenliğin artırılacağı sözü verdi

Posted in Brezilya, Ekolojik Hareketler | Etiketler: , , , , | Leave a Comment »

Latin Amerika’nın en gürültülüsü Buenos Aires

Posted by lahy 30/12/2010

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yapılan bir araştırma, kentin Latin Amerika’nın en gürültülü şehri olduğunu ortaya koydu.

Çalışmayla, daha önce Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı bulgular doğrulanmış oldu.Dünya sağlık örgütü Buenos Aires’in New York, Tokyo ve Nagasaki’den sonra dünya çapında dördüncü gürültülü kent olduğunu açıklamıştı.

Buenos Aires’te yapılan çalışmada, gürültü kirliliğiyle mücadele için çıkartılan yasalara karşın, kentte durumun iyileşmediği vurgulandı.

Buenos Aires’teki gürültü kirliliğinin birçok nedeni var.

Arjantin’deki 40 milyon kişilik nüfusun kabaca üçte bir Buenos Aires ve civarında yaşıyor. Bu, büyük bir kalabalığın küçük bir bölgede toplanması anlamına geliyor. Genelde yüksek apartmanlarda ve gürültüyü kanalize eden düz caddelerde yaşanıyor.

Ülkenin gelişen ekonomisi de, kentin zaten kalabalık olan sokaklarına daha çok araç çıkmasına ve daha çok inşaat yapılmasına yol açıyor.

Tango ritimleri

Bakımı pek iyi yapılmayan gürültülü otobüsler var. Trenler kentin tam ortasından geçiyor ve trafiğe yakalanan sabırsız sürücüler sık sık kornalarına basıyor.

Buenos Aires sıcak ve nemli de olabiliyor. Dolayısıyla açık bırakılan camlardan gece gündüz klima gürültüsü duyuluyor.

Kent gündüz çalışıyor ama hayat gece başlıyor.

Bazen tango ritimleri sabahın dördünde bile duyulabiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gürültü düzeyleri gündüz 55, geceyse 45’i geçmemeli. Ancak Buenos Aires’te yapılan ölçümlerde bu oranlar 70, hatta 80 desibeli bulabiliyor.

Bu tabi kulaklar için kötü, ancak gürültü strese de neden olabiliyor.

Buenos Aires’teki gürültü sorununa yakın zamanda bir çözüm bulunması da beklenmiyor. Bu yüzden seçenekler, kenti terk etmek, kulaklık takmak ya da biraz daha sesli konuşmak.

Foto: Gelişen ekonomi nedeniyle daha çok araç trafiğe çıkıyor.

Posted in Arjantin, Ekolojik Hareketler, Genel Haberler | Etiketler: | Leave a Comment »

Cancun’dan anlaşma çıktı, ama somut hedef yok!

Posted by lahy 12/12/2010

Alidost Numan

Cancun’da yapılan 16. İkilim Konferansı sona ererken bir mutabakata varıldığı haberleri geliyor. Ne var ki üzerine varılan mutabakat aktivistleri ve iklim değişikliğiden en çok zarar gören ülkeleri tatmin edecek bir yenilik ya da spesifik hedef içermiyor. Bu durumda somut bir anlaşma için umutlar gelecek sene Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak 17. zirveye kalmış oluyor.

Öte yandan herkesin üzerinde anlaştığı iyi haber, varılan bu mutabakatka Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerine geçen sene Kopenhag’da BM dışı müdahalelerle kaybedilen inancın tekrar kazanılmış olabileceği.

Varılan mutabakat, sera gazları salınımlarının önümüzdeki on sene içinde 1990 seviyelerinin %25 ile %40′ı altına çekilmesini içeriyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine adaptasyonu ve salımlarını düşürmek üzere dönüşümleri için yaratılacak fonun çerçevesi üzerinde de anlaşmaya varıldı.

Bağlayıcılıktan uzak ve yeterince kuvvetli tedbirler içermeyen anlaşmaya en kuvvetli itirazlar, halkların ve tabiat ananın haklarını tavizsiz bir şekilde savunan Bolivya delagasyonundan geldi. Kendi tabirleriyle, muhalefetleri “4C derece artışa razı olan bir anlaşma bir anlaşma değildir” noktasından yola çıktı. Bolivya’nın itirazları, geçen senenin aksine, son toplantılarda yalnız bir ses olarak kaldı.

ABD temsilcisi Todd Stern’ün teklifiyle, tam mutabakatten neredeyse tam mutabakat usulüne geçilerek anlaşmaya varıldı. Böylece, oturumların başkanı Meksika Dışişleri bakanı Patricia Espenosa bu destekle anlaşma metnini geçirmek üzere bastırdı. Müzakerelerin başarılı geçtiğine inanan AB tarafı ise, bu mutabakata varılmasında kendi yürüttüğü sessiz diplomasiye büyük bir rol biçiyor.  Malum olan tek şey ise, büyük fosil ekonomilerin müdahaleleriyle, gezegen ve insanlık için gerekenin çok daha altında tedbirler üzerinde mutabakata varılabildiği.

STK camiasının genel kanısı, bunun ancak bir başlangıç noltası olabileceği. Ayrıca, iklim krizinin toplumsal cinsiyet yansımaları, REDD orman koruma düzenlemeleri ve karbon piyasaları gibi problematik konularda bir gelişme kaydedilmediği hissi hakim.

Anlaşma için her ne kadar prensipte 10 yıl içinde %25-40 sera gazı indirimi hedefinde mutabakata varılmış ise de, bu anlaşma bağlayıcı tedbirler içiermiyor. Şimdilik varılan tek nokta, Kopenhag’da ulusal hükümetler tarafından BM çerçevesi dışında Kopenhag Anlaşması’yla verilen %16 civarındaki vaadlerin BM çerçevesine alınmasından ibaret. Bu maalesef gelecek sene Durban’a çok ciddi bir mesuliyet atıyor.

İklim Fonu yaratılması konusunda da somut bir adım atan anlaşma, İklim Fonu’nun yönetim kurulunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin eşit temsil edilmesini öngörüyor. Ayrıca, fon ilk üç yıl için Dünya Bankası’nın denetiminde çalışacak. Fon başlangıçta yılda 30 milyar dolar iken, zamanla 100 milyar dolara kadar yükseltilebilecek.

Çok fazla detay belli olmamakla birlikte, Cancun Anlaşması ayni zamanda orman kıyımını engellemek için mali tedbirler, düşük karbon teknolojilerinin fakir ülkelere transferi için maddeler, Çin, ABD gibi önde gelen sera gazı salınımı kaynağı ülkelerin ekonomilerinin denetlenmesi, ve beş yıl sonra ilerlemenin bilimsel gözden geçirilmesini içeriyor.

(GuardianAl-Jazeera – Yeşil Gazete)

URL: http://yesilgazete.org/?p=16499

Posted in Ekolojik Hareketler | Etiketler: , , , | Leave a Comment »

Chavez sellerden dolayı kapitalizmi suçladı

Posted by lahy 07/12/2010

Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülkesinde en az 32 kişinin ölümüne neden olan seller ve toprak kaymaları için ‘kapitalizm’i suçladı.

KARAKAS-Sellerden etkilenen 25 aileyi devlet başkanlığı sarayında konuk eden ve diğerleri için de bakanlıklarda, kışlalarda ve alışveriş merkezlerinde yer açılması talimatını veren Chavez, “gelişmiş ülkelerin, cani bir kalkınma modelini sürdürmek için sorumsuz bir şekilde ekolojik düzene zarar verdiğini, dünya nüfusunun çok büyük bir kısmının da bunun korkunç sonuçlarına katlanmak durumunda kaldığını” söyledi.

“Kapitalizmin neden olduğu ekolojik dengesizliğin endişe verici atmosferik fenomenlerin temel sebebi olduğunu” ifade eden Chavez, “Güçlü ekonomiler yıkıcı bir yaşam tarzında ısrar ediyor, daha sonra da herhangi bir sorumluluk almayı reddediyorlar” dedi.

Venezuela’da son günlerde etkili olan aşırı yağışların yol açtığı toprak kaymaları ve sellerde en az 32 kişi yaşamını yitirmiş, on binlerce kişi de evlerini terk etmek durumunda kalmıştı.

Kolombiya’da da 170 kişi yaşamını yitirmiş ve 1,5 milyon kişi evsiz kalmıştı.(aa)

Posted in Ekolojik Hareketler, Genel Haberler, Venezuela | Etiketler: , | Leave a Comment »

Arjantin:Yüksek Mahkeme baraj inşaatını durdurdu

Posted by lahy 17/11/2010

BUENOS AIRES – Arjantin’de Yüksek Mahkeme Uruguay sınırında yapılacak baraj inşaatını çevreye olan etkisini araştırmak amacıyla 90 gün süre ile durdurdu, Barajın mali yatırımcıları arasında ABD’li yatırımcı George Soros’da bulunuyor.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Yüksek Mahkeme tarafından açıklanan karar çevreci örgütler tarafından takdırle karşılandı.

Geçen ay sonunda Yüksek Mahkemeye başvuran Arjantin Hükümeti Ayui Grande baraj projesinin durdurulmasını talep etti.

Hükümet, Uruguay nehrinin bir kolu üzerinde  kurulacak olan  barajın sulak alanlara yakın olması nedeniyle çevreyi olumsuz etkileyeceğine inanıyor.

Baraj tamanlandığında  8,000 hektarlık alan sular altında kalacak.İçinde bataklıklarında bulunduğu sulak alanlar baraja 50km. uzaklıkta; barajın tamamlanması halinde 15,000  m2’lik alanın etkilenmesi kaçınılmazdır.

Baraj projesinin yapımcıları Arjantinli Medya devi Clarin ve ABD’li yatırımcı George Soros’un firması Adecoagro’dur.

Başkan Cristina Fernandez Kirchner’in hükümeti barajın kurulacağı bölgede ki  Corrientes eyaletinin merkezi otoriteleri baraj projesi hakkında yeterli bir şekilde bilgilendirmemekle suçluyor.

Başkan ayrıca baraj yapıldığı takdirde Uruguay ile imzalanan anlaşmaların ihlal edileceğini iddia ediyor.

Ağustos 2010’da Buenos Aires’e gelen Uruguay Dışişleri Bakanı Luis Almagro yapılacak baraj hakkındaki endişelerini Arjantin hükümeti’ne iletti.

Arjantin’de ki Wildlife Örgütü’nün eski başkanı alınan karar ”adil ve ihtiyatlı” dedi.

Barajın durdurulması için kampanya yapan grubun koordinatörü Emilio Spataro, Mahkeme’nin kararı sonucu çevrecilerin, ”Eyalet Hükümeti’nin sağladığı bilgilerin yetersiz ve temelsiz ” olduğunu ispat edeceklerini söyledi.

Uruguay’ın, yedi yıl önce, sınırın kendi tarafında, Uruguay nehrine yakın bir yerde,  bir kağıt fabrikası inşa etmesi büyük tartışmalara yol açmış ve Arjantin, Haque’de bulunan  Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne başvurmuşdu.

Arjantin kurulan kağıt fabrikasının Uruguay nehrini kirlettiğini iddia etmiş;ancak, Haque’de ki mahkeme Arjantin’in iddialarını red etti.

Costa Ríca:Çevreci eylemciler açlık grevlerine son verdi

Costa Rica: Altın madenine karşı açlık grevi

Honduras: Yerli Halklar Barajlara Karşı Harekete Geçmeye Hazırlanıyor

Temaca Bildirisi: Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Perulu Yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco ile görüşme:

Evo Morales: “Doğa, ormanlar ve yerli halklar satılık değildir.”

Lula, Amazon’da devasa bir baraj yapımı anlaşmasını imzaladı

Latin Amerika Sol’unda Çelişkiler Immanuel Wallerstein

Posted in Arjantin, Ekolojik Hareketler, Genel Haberler | Etiketler: , , | Leave a Comment »

Costa Ríca:Çevreci eylemciler açlık grevlerine son verdi

Posted by lahy 14/11/2010

8 Ekim 2010’da San Carlos’da açılması planlanan bir altın madenine karşı içinde açlık grevi de bulunan eylemler düzenleyen Costa Ricalı çevre eylemcileri ( bak: Costa Rica: Altın madenine karşı açlık grevi) 2 Kasım’da düzenledikleri, ” Yaşam İçin Kültür Festivali” ile açlık grevine son verdiler.

Açlık grevi  San José’de ki başkanlık binasının önünde 14 Eylemci tarfaından başlatıldı. Eylemcilerin 12 ‘si açlık grevine 1 Kasım’da sağlık nedeniyle son vermişlerdi.

Eylemciler amaçlarının Başkan Laura Chinchilla’ın dikkatini çekmek ve üzerindeki baskıyı artırmak olduğunu söylediler.  Başkanlık Ofisi bir açıklama yaparak Başkan’ın Başkanlık sarayı doktorlarından Adrián Rechnitzer’den açlık grevcilerin sağlık durumlarını takip etmesini istediğini bildirdi. (El País (Costa Rica) 11/1/10; EFE 11/1/10 via MSN Latino; Adital (Brazil) 11/5/10)

Temaca Bildirisi: Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Perulu Yerli halk ve köylü lideri Hugo Blanco ile görüşme:

Lula, Amazon’da devasa bir baraj yapımı anlaşmasını imzaladı

Latin Amerika Sol’unda Çelişkiler Immanuel Wallerstein

Posted in Costa Rica, Ekolojik Hareketler | Etiketler: , | Leave a Comment »

Honduras: Yerli Halklar Barajlara Karşı Harekete Geçmeye Hazırlanıyor

Posted by lahy 06/11/2010

2010 Ekim ayı başlarında Tulupanes, Pech, Miskito, Maya-Chortis, Lenca ve Garifuna haklarının üyeleri ve çeşitli örgütlenmelerin temsilcileri, Honduras’daki mevcut insan hakları durumunu ve çevre sorunlarını tartışmak üzere bir araya geldi. Toplantı, hükümetin 41 adet hidroelektrik baraj projesinin inşası için Honduras nehirlerinin kullanımını onaylayan bir yasa paketini onaylamasından 1 ay sonra gerçekleşti. Haklar İçin Eylem koordinatörü Annie Bird, “bu barajların çoğu yerli toplulukları olumsuz etkileyecek” diyor. Buna rağmen hükümet, yasa paketi onaylanmadan önce yerli topluluklara danışmak ya da onların onayını almak gibi bir zahmete girmedi.

2 gün süren toplantı sonrasında yayınlanan bildiride, bu yasaların 2009 Haziran askeri darbesiyle başlayan ve sürmekte olan saldırının son bir halkası olduğu belirtilerek, şu görüşe yer veriliyor: “İklim değişikliğinin Honduras’daki etkileri çeşitli yönetimler tarfından görmezden gelinerek, biyoçeşitliliğin ve dünyada küresel ısınmadan en çok etkilenen ülkelerden biri olarak tanımlanan Honduras’ın yıkımını önleyecek uygun tedirler alınmadı. Halkımız, Temiz Gelişme Mekanizması (CDM), Ormansızlaşmadan ve Ormanların Tahribinden Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması (REDD) gibi, yüzyıllardır kolladığımız nehirlere ve ormanlara el koyan Birleşmiş Milletler Karbon Fonu kaynaklı araçlarla köleleştiriliyor.”

Bildiri, yerli halkların “gelişmeye karşıt” olduğu şeklindeki görüşün yanlışlığını vurgulayarak, yerlilerin kendi koşulları etrafında ve yaşam tarzlarını riske sokmayan bir “gelişime açık” olduğunu ifade ediyor. Ayrıca bildiri, büyüyen “çevre krizi” ile “enerji bağımlısı zengin ülkeleri tatmin etmek amacıyla nehirlerin uğratıldığı sistematik yıkımın ve aşırı petrol kullanımının sonuçları” nedeniyle, “eskimiş” olarak nitelendirdiği standart gelişme modelinin sorgulanması gerektiğini belirtiyor. Bu nedenler ve kaygılardan dolayı temsilciler, barajların inşasına karşı “tetikte” ve hakları için harekete geçmeye hazır olduklarını belirtiyor.

Honduras’da gerçekleşen toplantıya katılan temsilciler, insan haklarının savunusunu temel alan ve “eski model”in dayandığı ataerkil sistemin bir sonucu olarak kadınların karşılaştığı belli ihlaller ve sorunlar nedeniyle ulusal ölçekte bir yerli ve siyahi kadınlar toplantısına önayak olacak yeni bir örgütlenmenin kurulması konusunda da uzlaşmaya vardı.

Intercontinental Cry’‘daki İngilizce’sinden kısaltılarak çevrilmiştir.

sol küre

Posted in Ekolojik Hareketler, Honduras | Etiketler: , , , | 2 Comments »

Temaca Bildirisi: Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

Posted by lahy 17/10/2010

Barajlardan olumsuz etkilenen halklar ve destekçilerinin üçüncü buluşması 1-6 Ekim 2010 tarihlerinde Meksika’da gerçekleşti. 54 ülkeden 320 aktivistin bir araya geldiği buluşmanın ilki 1997′de Brezilya’da, ikincisi 2003′de Tayland’da yapılmıştı.

Buluşma sonrasında yayınladıkları “Temaca Bildirisi”nde, sel tehditi altındaki Temacapulin halkının El Zapotilo Barajı’nın kaldırılması yönündeki talebine ve Meksika’da nehirleri savunan ve barajlardan olumsuz etkilenmiş halkın verdiği mücadeleye olan desteklerini dile getiren aktivistler, Dünya Bankası ve IMF’nin dayattığı özelleştirme politikaları sonucu enerji üretiminin ve su kaynaklarının büyük bir ticarete dönüştürüldüğüne işaret ederek, şirketlerin su satışı, tarım ticareti ve madencilik amacıyla barajlar inşa ederek fahiş kârlar elde ettiğini, böylelikle birçok ülkenin tüketici kapitalizme kaynak sağlayacak biçimde eski yarı-sömürge statüsüne geri döndüğünü belirtiyor. Bildiride bu alandaki mücadelenin önemini vurgulayan ve uluslararası düzeyde suyun özelleştirilmesine ve madenciliğe karşı yürütülen mücadelelerin yanısıra, gıda egemenliği doğrultusunda verilen mücadelelere de destek sunan aktivistler, dayanışma kapsamında yeni bir enerji üretimi- kullanımı ve su yönetimi modeli geliştirdiklerini belirtiyor.

Çevre ve toplum açısından yıkıcı tüm barajlara karşı çıkan; su ve enerji politikalarının açık ve demokratik kamusal müzakereye tabi olması ve bu alandaki tüm program ve projelerde cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi gerektiğini belirten; tüm karbon ticaret mekanizmalarını olumsuzlayan; su ve enerji sağlanmasındaki özelleştirmelere, gerek halkların üzerinde yaşadığı toprakların askerileştirilmesine gerekse suyun ve barajların askeri amaçlarla kullanımına ‘hayır’ diyen Temaca bildirisi, 1997′de ve 2003′de yayınlanan Curitiba ve Rasi bildirilerinde çerçevesi çizilen ilke ve talepleri yeniden olumlayarak, önümüzdeki dönem için yıkım üreten barajlara ve hidroelektrik santrallere, tüketimciliğe ve enerji-yoğun ürünlerin tüketimine karşı düzenlenecek kampanyaların ve mücadelelerin sürdürülerek uluslararası dayanışma ağlarının geliştirileceğini vurguluyor; yıkım üreten barajlara ve mevcut su-enerji yönetim modeline karşı verilen mücadelenin, aynı zamanda azami kâr buyruğunun tahakkümü altındaki bir toplumsal düzene karşı, eşitliğe ve dayanışmaya dayalı bir toplum için verilen bir mücadele de olduğunu belirtilen Temaca Bildirisi, şu sözlerle sonlanıyor:

Başka bir enerji ve su yönetimi modeli mümkün!

Özgür Halklar İçin, Özgür Nehirler!

kaynak: sol küre

Posted in Ekolojik Hareketler, Meksika | Etiketler: , | Leave a Comment »

Evo Morales: “Doğa, ormanlar ve yerli halklar satılık değildir.”

Posted by lahy 13/10/2010

Eylül ayında New York’da gerçekleştirilen Sivil Toplum Kuruluşları toplantısında konuşan Bolivya devlet başkanı Evo Morales, biyo-çeşitliliğin kaynağı olan ormanlık alanların ve yağmur ormanlarının ekolojik sistem ve insanlık açısından taşıdığı önemi ve bugün dünyadaki tüm sera gazı emisyonlarının yüzde 18′ine ormansızlaşmanın neden olduğunu vurgulayarak, her gün 36.000 futbol sahası büyüklüğündeki ormanın yok olduğunu, böyle giderse bu yüzyılın sonuna kadar yeryüzünde orman kalmayacağını belirtti.

Morales özellikle REDD (Ormansızlaşma ve Ormanların Tahribinden Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması) ve onun REDD+, REDD++ versiyonu gibi piyasa mekanizmalarıyla, bazı çevrelerin doğanın metalaştırılmasına yerli grupları ve liderleri inandırmasından duyduğu kaygıyı dile getirdi. Bu kaygı çerçevesinde Morales, “karbon piyasası”nda Kuzeyli şirketlerin işlettiği bir mekanizmayı da açıklıyor: Buna göre, Kuzeyli şirketlerin kendi emisyonlarını azaltmak ya da ekonomik çıkarları uyarınca Güney’deki “REDD ruhsatları”nı satın almak gibi bir seçeneği var. Böylece, örneğin “gelişmiş bir ülkede” bir tonluk CO2 emisyonu azaltımı için 40 ya da 50 dolar yatırmak zorunda olan bir şirket, “gelişmekte olan bir ülke”de 10 ya da 20 dolar karşılığında bir “REDD ruhsatı” satın almayı yeğleyerek, belirtilen CO2 emisyon azaltımını gerçekleştirdiğini söyleyebiliyor. Bu mekanizma sayesinde gelişmiş ülkeler emisyonlarını azaltma yükümlülüğünü gelişmekte olan ülkelere devrediyor. Bu durumda Kuzeyli şirket Güney’in ormanlarından “ruhsatlı” karbon satın alma yoluyla çok para tasarruf ediyor. Morales’in deyişiyle, “Kuzeyli şirketler sadece emisyonları azaltma taahhütlerini ucuza getirmekle kalmayıp, ormanlarla birlikte doğanın metalaşma sürecini de başlatıyor.”

Morales, ormanların, doğanın ve yerli halkların satılık olmadığını vurgulayarak, yerli halkların köylüler ve dünyadaki sosyal hareketlerle birlikte Doğa Ana Hakları ve İklim Değişikliği Dünya Halkları Konferansı’ndaki öneriler doğrultusunda mücadeleye çağırıyor.

sol küre

Letter from President Evo Morales to Indigenous Peoples: NATURE ‎ -)

Posted in Bolivya, Ekolojik Hareketler | Etiketler: , , | Leave a Comment »

Lula, Amazon’da devasa bir baraj yapımı anlaşmasını imzaladı

Posted by lahy 03/09/2010

Brezilya devlet başkanı Lula Amazon bölgesindeki Xingu nehri üzerinde  dev Belo Monte barajının kurulması için anlaşmayı imzaladı.

Lula, “Bunun Breziya’nın enerji sanayi için bir zafer olduğunu düşünüyorum.” dedi.

İnşa edilmesi halinde Belo Monte, dünyanın üçünçü büyük barajı olacaktır. İnşa edileceği bölgede doğal yapıyı tahrip ederek, bu bölge de yaşayan binlerce yerlinin de yaşamlarını sürdürmelerini imkansız hale getirecektir.

Uzmanlar projenin ciddi tasarım hatalarına sahip olduğunu iddia ediyor. Sao Paulo eyaletı eski çevre bakanı Walter Coronado Antunes, ” Brezilya’da ki hidro elektrik barajların tarihinde en kötü mühendislik projesi ve belki de, dünya da ki mühendislik projeleri içinde en kötüsü ” dedi

Bölgenin yerli halkı, insan hakları ve çevreci örgütlerle birlikte anlaşmanın imzalandığı Brezilya’nın başkenti Brasília’ya giderek, Lula’nın anlaşmayı imzalamasını protesto ettiler. “Hükümet, Xingu nehrinin ölüm kararının imzaladı ve binlerce bölge sakini bölgeden atılmaya mahküm etti” dediler.

Brezilyalı ve uluslararası örgütler Belo Monte barajının yapımına karşı bir deklarasyon yayınlayarak, anlaşmanın imzalanmasını, ‘Xingu nehrinin ölüm kararı’ olarak nitelediler ve uluslalarası insan hakkları sözleşmelerinin, Brezilya yasası ve anayasası’nın skandal olarak adlandırılması gereken bir şekilde çiğnendiğini söylediler.

Brezilya Amazonunda ki yerli halkın merkezi örgütü’nden (COIAB) Marcos Apurinã, “Hükümetimiz kendisini dünyaya bir örnek olarak tanıtıyor. Ancak, burada Brezilya’da, en azından yerli halk için, örnek teşkil edecek bir durumda değildir” dedi.

Yerli halk baraj inşatı başladığı takdirde savaşacaklarını ve Xingu nehrinin ” kana boyanmış”  bir nehir haline geleceği uyarısında bulundu.

Yerli halk bu Belo Monte barajına ve Madeira, Teles Pires ve Tapajós nehirlerinde yapımı planlanan barajlara karşı protesto eylemlerini sürdürüyor.

Doğanın korunması için mücadele edenleri Amazon Watch sitesini, ziyaret ederek, onların  “Stop the Belo Monte Monster Dam” bildirisini imzalamaya çağırıyoruz.

Amazon nehirlerinin Savunusu, sunan Sigourney Weaver (İngilizce)



Posted in Brezilya, Ekolojik Hareketler, Yerli Hareketleri | 1 Comment »

Latin Amerika Sol’unda Çelişkiler

Posted by lahy 24/08/2010

Immanuel Wallerstein

Latin Amerika, 21. yüzyılın ilk onyılında dünya solunun başarı öyküsüdür. Bu iki alanda doğrudur. İlk ve en çok göze çarpan özellik, bu onyıl içinde, sol veya merkez sol partilerin dikkat çekiçi bir şekilde bir dizi seçimi kazanmasıdır. Ve hep birlikte, ilk defa olarak, Latin Amerika hükümetleri kendileri ile ABD arasına önemli bir mesafe koydular. Böylece Latin Amerika dünya da göreceli olarak özerk geo-politik bir güç haline geldi.

Yasuni

Yasuni

Ancak Latin Amerika’nın dünya solunun başarı öyküsü olduğu ikinci bir örnek daha vardır. Yerli halkların hareketleri kendilerini politik olarak, hemen hemen heryerde teyit ettiler ve sosyal ve politik yaşamlarını özerk olarak organize etme hakkını talep ettiler. İlk (başarı) 1994 yılında Meksika’nın Chiapas eyaletindeki yeni-Zapatista hareketinin dramatik ayaklanması ile dünyanın dikkatini çekti. Latin Amerika çapında  aynı tipte hareketlerin doğması ve onların yerel örgütsel  yapılarının Amerika ülkeleri arasında yarattığı şebekenin ulaştığı nokta ise daha az göze çarptı.

Problem iki farklı solun  – değişik devletlerde iktidara gelen partiler ile değişik devletlerde ki yerli (indigenista) hareketleriaynı amaçlara sahip olmaması ve  gayet farklı ideolojik dillere sahip olmalarıdır.

Ekonomik kalkınmayı ana amaçları haline getiren partiler, bu amaçı en azından kısmi olarak gerçekleştirmek için kendi kaynakları üzerinde daha fazla kontrola sahip olmak ve yabancı şirketler,  hükümetler ve hükümetler arası kuruluşlarla daha iyi anlaşmalar yapmayı denediler. Amaçları ekonomik kalkınmadır, ancak bu yolla, kendi yurttaşlarının yaşam seviyelerinin yükseltilebileceği ve dünya çapında daha fazla eşitliğin  sağlanabileceğini iddia ediyorlar.

Buna karşın yerli hareketleri, kendi kaynakları üzerinde daha fazla kontrola sahip olmayı ve  sadece ulusal olmayan taraflarla değil kendi hükümetleri ile de daha iyi anlaşmalar yapmayı denediler. Genelde, amaçlarının ekonomik kalkınma değil de  PachaMama veya Dünya Ana  ile bir anlaşma sağlamak olduğunu söylüyorlar. Taleplerinin dünyanın kaynaklarının daha fazla kullanılması değil de ekolojik dengeye saygı duyan daha sağlıklı bir talep olduğunu söylüyorlar. Onların talebi buen vivir – daha iyi yaşamaktır.

Yerli  hareketlerinin Latin Amerika’nın az sayıdaki en tutucu hükümetleri – Meksika, Kolombiya ve Peru gibi uzlaşmazlık içinde olması şaşırtıcı değildir. Giderek artan ve gayet açık bir şekilde, bu hareketler Brezilya, Venezüella, Ekvator ve hatta Bolivya gibi merkez sol hükümetler ile de anlaşmazlık içine düştüler.

Hatta Bolivya diyorum çünkü burada  bir yerli olan  Evo Morales  ülkenin yerli halkının ezici desteği ile başkan seçildi.. Mamafih, burada bir anlaşmazlık ortaya çıktı.  Buradaki problem başka yerlerde olduğu gibi,  doğal kaynakların kullanılıp kullanılmaması, eğer kullanılacaksa nasıl kullanılacağı, kararları kimin vereceği  ve gelirin  kim tarafından kontrol edileceği idi.

Sol partiler  anlaşmazlık içine düştükleri yerli hareketleri ulusal sağ partilerin  ve de yabancı güçlerin,  özellikle de ABD’nin piyonları ( eğer ajanları değilse) olmakla suçlama eğilimindedirler.  Sola muhalefet eden yerli gruplar yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda ve kendilerinden kaynaklanan bir şekilde hareket ettiklerini ısrarla söylüyor ve sol partileri ekolojik sonuçlarını ciddi bir şekilde ele almadan kalkınmacı faaliyetleri sürdüren eskinin muhafazakar hükümetleri gibi davranmakla suçluyorlar.

Son zamanlarda Ekvator’da çok ilginç bir gelişme meydana geldi. Yerli halkın desteği ile seçimi kazanan  Rafael Correa’nın solcu hükümeti, daha sonradan yerli halkla ciddi bir uzlaşmazlık içine düştü.  Sorunun en yakıcı kısmı, yerli halkın yaşadığı Amazon’lardaki Yasuni koruma bölgesinde bulunan petrol kaynaklarının kullanıma açma isteği idi.

Yasuni

Yasuni

İlk başlarda Correa hükümeti bölgenin yerli halkının protestolarını görmezlikten geldi.  Ama sonraları başkan Correa, zekice bir çözüm buldu. Kuzey yarımkürenin varlıklı hükümetlerine bir öneride bulundu: eğer Ekvator Yasuni’de herhangi bir yatırımdan vazgeçerse, bu varlıklı hükümetler, bu karar,  küresel ısınmaya karşı dünya çapında verilen mücadeleye bir katkı olacağı için, Ekvator’a tazminat ödemeli idi.

Bu öneri 2009’da Kopenhag İklim zirvesinde ilk defa gündeme getirildiğinde bir fantezi olarak nitelendirildi. Ancak  6 ay süren  sıkı görüşmelerden sonra, 5 Avrupa ülkesi (Almanya, İsveç, İspanya, Fransa ve Belçika), Ekvator’un Yasuni bölgesini  petrol üretimine açmaması koşuluyla, bu karar karbondioksit tüketiminin azalmasına katkıta buluncağı için, Birleşmiş Milletler Gelişim Programı gözlemciliğinde bir fon oluşturularak  Ekvator’a ödeme yapılmasına karar verdiler. Şimdiler de bu türden anlaşmaları tanımlamak için, yasunize denilen yeni bir fiil yaratılmasından söz ediliyor.

Ancak, buna benzer daha kaç anlaşma yapılabilir ki?   Belirleyici olan daha temel bir konu vardır.  Bu, ‘Başka bir Dünya mümkün’ – Dünya Sosyal Forum’unun  sloganını kullanırsak, karakteridir.  Sürekli ekonomik büyümeyi esas alan bir dünya mı, hatta bunun ”sosyalist” olduğunu ve Güney yarım küredeki insanların gerçek gelirlerini artıracağını varsaysak bile?   Ya da bazılarının medeniyetin değerleri içinde bir değişme çağrıları, bir buen vivir dünyası mı?

Bu, kolayca çözüme ulaştırılacak bir tartışma değildir. Günümüzde Latin Amerika’nın sol güçlerin arasında süren bir  tartışmadır. Ancak buna benzer durumlar, Asya, Afrika ve hatta Avrupa’daki bir çok içsel gerilimin altında yatmaktadır. Belki de bu, 21. Yüzyılın en büyük tartışması haline gelebilir.

Çeviri: lahy

Posted in Ekolojik Hareketler, Genel Haberler, Makaleler, Yerli Hareketleri | Leave a Comment »

Meksika Körfezi’nde BP tekrar bir sorunla karşılaştı

Posted by lahy 16/07/2010

BP’nin kuyuya geçirdiği yeni kapak
Yeni kapağın test edilmeye başlanmasının 48 saati bulabileceği bildiriliyor

Meksika Körfezi’nde petrol sızıntısını kontrol altına almaya çalışan BP’nin tekrar bir sorunla karşılaşması yeni bir gecikmeye yol açtı.

BP’nin mühendisleri pazartesi günü deniz yatağındaki kuyuya bir kapak yerleştirmişti.

Nisan ayında meydana gelen kazadan beri okyanusa sürekli petrol püskürten kuyuyu yeni kapakla tıkamayı planlayan BP, bu işlemin başarılı olup olmayacağını basınç testleriyle ölçmek zorunda.

Basınç testini geçmeyen bir kapağın yerleştirilmesi durumunda petrol kuyusunda yeni çatlakların oluşmasından ve şu ankiden de fazla miktarda petrolün suya karışmaya başlayabileceğinden korkuluyor.

BP, kritik önemdeki basınç testini gerçekleştirmesine az bir süre kala, öncelikle kapağın yan tarafında tespit edilen bir sızıntıyı halletmesi gerektiğini açıkladı.

Bu tamir işleminin basınç testini ne kadar erteleyeceği belirsizliğini koruyor.
85 gün

Amerikalı yetkililer, 85 gündür denize oluk oluk boşalan petrolün halen durdurulamaması karşısında öfke dolu.

Başkan Obama, ABD’nin güney eyaletlerinde deniz kıyısını tehlikeye atan sızıntıyı ülke tarihinin en büyük çevre felaketi olarak niteliyor.

Sızıntının ancak yarısını engelleyen önceki kapağın yerini alan yeni kapağın petrolün suya karışmasını tamamen engellemesi umuluyor.

BP’nin operasyonu iki yan unsuru da içeriyor.

Bunlardan biri, daha fazla petrolü sızmadan kontrol altına alacak bir tankerin faaliyetlerini sürdürmesi, diğeri de daimi bir çözüm sağlaması umulan ve petrol kaynağından gelen basıncı hafifletecek iki kuyunun daha açılması.

Soruna bütünüyle çözüm sağlanması için zorunlu görülen ek kuyuların açılması ancak Ağustos ortalarında mümkün olacak.

BP sızıntıyı önleyebilmek için şimdiye dek 3,5 milyar dolar harcadı. Şirket ayrıca bu faaliyetler için 20 milyar dolarlık ek bir fon oluşturdu.

Posted in Ekolojik Hareketler, Genel Haberler, Meksika | Leave a Comment »

Oligarşinin El Koyduğu Ormanlar Ulusallaştırıldı

Posted by lahy 03/09/2006

La Paz, Bolivya: Eski belediye başkanı Alberto “Chito” Valley, eski devlet başkanı Gonzalo Sanchez de Lozada ve diğer geleneksel politikacılar tarafından daha önce, el konulan topraklar 26 Ağustos’da imzanan bir genelge ile ulusallaştırıldı.

Santa Barbara’da ki Cotapata parkında ki ormanlar böylece korunma altına alındı.

Hükümet el konulan topraklarda kereste, altın, petrol ve diğer kaynakların bulunduğunu, doğal kaynakların, ayda 18.000 dolar maaş alan danışmanların yardımıyla tüketiltiğini ve çevreninde sorumsuzca tahrip edildiğini açıkladı.

Korunma Altındaki Ulusal Topraklar(Sernap) müdürü Herland Flores Soruco, 26 Ağustos’da alınan kararla ormanların ulusallaştırıldığını ve bu karar çercevesinde, oligarşinin elindeki topraklara el konularak bu kaynakların kurtarıldığını söyledi.

Eski devlet başkanı Sanchez de Lozada ve devlet bakanı Andrés Petricevic’in Cotapata’da da ki maden arama ve çalıştırma izinleri iptal edildi. (Redbolivia.com)

 

Posted in Bolivya, Ekolojik Hareketler | Leave a Comment »

Madencilik Sonucu Bolivya’da Doğa ve Su Kaynakları Kirleniyor

Posted by lahy 29/08/2006

Potosí, Bolivia — Maden sektörünün yarattığı çevre kirlenmesi yeraltı suları ve nehirleri zehirleyerek tehlikeli bir seviyeye ulaştı.  İnsanların yaşadığı alanlar, tarım yapılan topraklar ve ormanlar yavaş yavaş tahrip ediliyor. Maden sektöründe çalışan firmalar ve kendi adlarına çalışan kooperatistaların  çevre kirlenmesi sorununu göz ardı ettikleri ve hiç bir tedbir almadan çalıştıkları bildiriliyor.Cıva, amonyum nitrate, siyanür, sülfürik asit  ve diğer maddeler, Potosi şehrinin güneyinde ki Pilcomayo nehrine karıştı. Pilcomayo nehri’nin suları artık berrak değil ve bulanık. Ayrıca, Arjantin ve Paraguay’ın da kirlettiği Pampas gölü de çökme noktasına geldi.

16’ıncu yüzyıldan beri madencilik yapılan Potosí’de cıva kullanımı sonucu 19’uncu yüzyılda ciddi sağlık problemleri ile karşılaşılmıştı.

Ururo’nun San Jose madenlerinde uzun yıllar sorumsuzca yapılan çalışmalar sonucu meydana glen çevre kirlanmesi ciddi sağlık sorunlarına yol açtı.

Su bakanı Abel Mamani Pilcomayo nehrinin temizlenmesi konusunda Norveç Çevre bakanı Eric Solhein ile görüştü.Ülkenin nehir ve göllerini kirleten yalnızca madencilik faaliyetleri değil. Ayrıca, petrol, sanayi tesisleri ve kimyasal maddeler üreten tesisler ve şehirler yoğun kirliliğe yol açıyor.

Posted in Bolivya, Ekolojik Hareketler | Leave a Comment »

Aymara Halkı Titicaca Gölünün Temizlenmesi İçin Yolları Tıkadı

Posted by lahy 15/07/2006

  tapa-15-7.jpg
FOTO
 

Bolivya: Peru ile La Paz arasındaki ana ulaşım yolunu trafiğe kapatan Laja halkı Titicaca gölünün kirlenmesinin engellenmesini ve temizlenmesini talep ediyorlar.

Sayıları üçyüzü geçen TIR kamyonları yolların bloke edilmesinden dolayı Peru’ya geçemiyorlar. Kamyonlar soya, mısır ve meyva gibi ürünler taşıyorlar.

Salı gününden beri yolları tıkayan Laja halkı İnkalar için kutsal olan Titicaca gölünün temizlenmesini talep ediyor.

Laja otoriteleri EL Alto halkını da kendilerine katılmaya çağırarak Puchokollo’la daki lağım arıtma tesisleirnden gelen koku yüzünden halkın rahat edemediğini söylüyorlar.

Laja halkı temsilcleri Titicaca gölünün temizlenmesi için merkezi otoritelere yaptıkları başvuruların cevabsız kaldığını söyleyerek,eylemlerinin amaçının politik olmadığını, hükümet ile görüşmelere başlamak için eylem yolunu seçtiklerini söyledi.

Öte yandan bir yürüyüş düzenleyen kasaba halkı Titicaca gölünden alınan suyu şişelerde taşıdılar. Tiquina belediye Başkanı “ Bu suyun sarımtırak olduğunu bilmelerini istiyoruz. Çocuklarımıza hayvanlarımıza verdiğimiz, toplumun kullandığı kirli su budur.” dedi.

titicaca.jpg

Titicaca Gölü

Titicaca gölü büyük deniz ulaşım araçlarının çalıştığı en yüksek göl ünvanına sahiptir. Peru ile Bolivya arasında yer alan Titicaca deniz seviyesinden 3,810 m yükseklikte ve And dağları tarafından çevrilidir.

Titicaca, Maracaibo gölünden sonra Latin Amerika’nın ikinci büyük gölüdür.

Titicaca Gölü çevresinde yaşayan Aymara halkı İnka zamanlarından kalan antik metodları kullanarak tarım ile ugraşıyorlar. Arpa, quinoa ve patates yetistiriyorlar. Arpa denizden 4,700 m yükseklikte üretiliyor. Bu yükseklikte yetişen arpa hiç bir zaman olgunlaşmıyor ancak lama ve alpakalara hayvan yemi olarak veriliyor.

Titicaca gölü arıtılmamış lağım akışı nedeniyle yoğun bir kirlilik ile karşı karşıyadır.

Son Durum: Cuma gecesi hükümet ile varılan bir anlaşma sonucu yol kapama eylemleri sona erdirildi.

kaynak: Jornadonet.com

 

Posted in Bolivya, Ekolojik Hareketler | Leave a Comment »