latin amerikan haber yorum

Archive for 18 Eki 2010

Ekvator’daki darbe girişiminin içyüzü-Mesut Akın

Posted by lahy 18/10/2010

Açık Gazete’den Mesut Akın, Venezüella’da ki günlük Correo de Orinoco gazetesi İngilizce editörü Eva Golinger ile Ekvator’da ki darbeyi Venezüella’nın başkenti Caracas’ta görüştü.

Eva Golinger Venezueladaki günlük Correo deOrinoco gazetesi İngilizce editörü, özellikle ABD destekli dış yardımlar ( USAID , NED ve NDI ) ve bunların yarattığı karışıklıkları ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. Bu alanda 3 tane kitabı yayınlandı ve ikisi İngilizceye de çevrilerek basıldı. Mesut Akın, Eva Golinger ile Ekvador’daki 30 Eylül darbesinden 5 gün sonra Caracas’ta görüştü. Darbeyle ilgili iki yazı kaleme alan Golinger Akın’ın sorularını şöyle yanıtladı:

– İsterseniz en son gelişmelerle başlayalım sohbete . Ekvador’da neler oluyor açıklar mısınız ?
– 30 Eylül de bir grup polis cumhurbaşkanının maaş düzenlemeleriyle ilgili kararını protesto gerekçesiyle gösteriye başladı . Cumhurbaşkanı Rafael Correa durumu yatıştırmak amacıyla başkent Quito’daki 1. nolu polis karakoluna gitti. Aslında Correa zamanında maaşları iki kat artan polisler terfilerin 4 yıldan 7 yıla çıkması ve her terfide kendilerine verilen ikramiyelerin kesilmesini gerekçe göstererek işi Cumhurbaşkanına saldırmaya kadar vardırdılar. Tekme, yumrukla birlikte ve göz yaşartıcı bomba saldırısına maruz kalan Başkan Correa’nın güvenlik görevlileri onu yakınlarda bulunan askeri hastaneye kaldırdılar. Correa zaten o anda daha önce bacağından küçük bir ameliyat geçirdiği için bastonla yürüyebiliyordu. Hızını alamayan polisler Correa’nın sığındığı hastaneyi kuşattılar. Onun uzun bir süre hastaneden çıkmasını engellediler . Bu arada polislerin gösterisinin kendiliğinden başlamadığı daha önceden hazırlık yapıldığı anlaşılıyordu. Polislerin Correa’ya saldırdığı sırada Hava kuvvetlerinden bir grup askerin başkent Quito’daki havalanına giriş çıkışları da denetim altına alması, aynı anda muhalefetten 20-30 kişilik bir grubun devlete ait resmi TV binasını basıp, zorlayarak içeriye girmeleri, başkan Correa’ya karşı daha önceden planlanmış bir girişim olduğu izlenimi veriyordu. Correa bu arada ulaşabildiği herkese ‘beni öldürebilirler ama teslim alamazlar’ mesajını veriyordu cep telefonundan. Aynı sözleri polislerle konuşurken de tekrarlamıştı . Bu arada telefonda konuştuğu kişilerden biri de Venezuela başkanı Hugo Chavez’di. Correa’nın Ekvador’da meşru hükümeti savunmak için halkı gösteriye davet etmesi ve Dışişleri Bakan’ının Cumhurbaşkanlığı sarayından yaptığı halka açık konuşmasında da bu çağrının tekrarlanması darbenin seyrini değiştiren önemli bir etmen oldu. O zamana kadar hala hangi gücün nerede ve ne yaptığı belirsizdi. Bir grup Latin Amerika ülkesi acil bir UNASUR toplantısı için hemen Arjantinin başkenti Buenos Aires de bir araya geldi. Burada yapılan ortak destek çağrısı, Venezüella başkanı Chavez’in destek mesajı ve İspanya’nın da Correa’dan yana çıkması gidişatın rengini değiştiren bir başka etmen oldu. ABD’nin ilk açıklaması, ‘olayları yakından takip ediyoruz’ ifadesi meşru devlet başkanına destek olmak değil örtülü bir darbe desteği olarak görüldü. Aslında buna örtülü demek de doğru değil. Seçilmiş halkın üçte ikisinin desteğini alan bir başkanın bir avuç polis ve askerce görevinden uazaklaştırma va hatta onu öldürme girişimini ‘yakından izliyoruz’ demek doğrudan darbecilere, ‘arkanızdayız’ anlamında bir mesaj diye okunmalı. ABD bu tutumunu Correa’nın özel kuvvetler tarafından kurtarılıp ordunun büyük çoğunluğunun Correa’ya arka çıkmasının netleşmesinden sonra değiştirdi. Dışişleri Bakanı Clinton Correa’ya destekten söz etmeye başladığında darbe tehlikesi kalmamıştı.

– Peki halkın tepkisi nasıl oldu ?
Halk Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının çağrısına uyarak sokağa döküldü. Ne var ki Pachakutik gibi solcu örgütler darbe olurken Correa’yı istifaya davet ederek darbecilere destek verdiler. Aynı sırada halkın tepkisiyle yönetimden uzaklaştırılan eski başkan Amerikancı Lucio Gutierrez de, Brezilya’dan Correa’yı istifaya çağırarak darbecilerin arkasında olduğunu ortaya koydu. Ekvador’daki en büyük yerli hareketinin bağlı bulunduğu CONAEI adlı konfederasyon da Pachakutikciler kadar olmasa da hayırhah bir çizgi benimsediler. Correa’nın halka karşı demokratik davranmadığını, suların ve madenlerin satışında yerlilere söz hakkı vermediğini ifade ederek bir yandan Correa’yı kınıyor bir yandan da darbecilere katılmadıklarını belirtiyorlardı. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu yerlilerin oluşturduğu bir ülke için bu başından Correa’ya destek olabilecek bir ciddi tabanın darbecilere karşı çıkmak yerine beklemeyi seçmesi ve Correa’nın taban desteğinin zayıf olması anlamına geliyordu. Ancak tüm bu olumsuzlıklara rağmen kara kuvvetlerine bağlı özel birliklerin ve bir grup özel polis gücünün müdahelesi Correa’ya yönelik darbenin seyrinde önemli bir rol oynadı. 11 saat süren süreçte 10 kişi yaşamını yitirirken 200’ü aşkın kişi de yaralandı .

Neden darbe şu anda gerçekleştirilmeye çalışıldı sizce?

Aslında Correa’ya karşı böyle bir çalışmanın epey önce başladığı anlaşılıyor. Başkanın polisin ayağına kadar gitmesi darbeyi tezgahlayanlar için bir fırsat anlamına geldi ve o anda düğmeye basıldı . Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Ertesi gün  Amerikalar Okulunda ( Escuela de Los Americas- ABD ‘nin Latin Amerikadaki karşıdevrimci asker kadrosunun yetiştirildiği okul) yetiştirilmiş bir subayın tutuklanması bu işin boyutları ve izinin bulunmasını kolaylaştırdı. Ayrıca Correa kısa bir süre önce ABD’nin Latin Amerika’da ki en büyük askeri üssü olan La Manta’yı yeniden kullanmasını sağlayacak anlaşmayı reddetmesi de önemli bir tutumdu . Burada 500 Amerikalı asker görev başındaydı . Moldovya’da kadife devrim yapılırken ABD elçisi olan kişiyle darbe olurken Quito’da ki büyükelçinin de aynı kişi olması da şaşırtıcı olmamalı. Darbeye katılan polislerin başını çekenler narkotik ve diğer operasyonlarda Amerika istihbaratıyla yakın dirsek temasında bulunanlardan oluşması da darbenin tahlili açısından ele alınması gereken bir başka olgu. Rafael Correa 11 saatte darbeyi önledi ama bundan sonra Ekvador’da neler olabileceği ayrı bir değerlendirme konusu .

Peki Venezuela’daki seçimler hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Sonuç itibariyle Çavez seçimi bir kez daha kazandı ama seçim öncesi sıkıntılar Çavez’in daha başarılı olmasını engelledi. Çok büyük bir kuraklık döneminin yaşanması, bunun sonucu olarak seçimden önceki 6 aylık dönemde büyük elektrik kesintilerinin olması, onbinlerce ton miktarında gıda maddesinin depolarda çürütülmüş halde bulunması, hükümet içi bürokratik uygulamalar, tek tek önemli konumlarda bulunan görevlilerin hataları da eklenince Çavez alması gereken oyların bir kısmını açık desteğe dönüştüremedi .

Peki eski Bolivarcı hareketin ortaklarından Bu vatan herkes için PPT partisinin ayrı bir liste halinde girmesinin Çavez’e ne gibi zararı oldu?

Bunun zararı açık olarak görülmedi. Hatta Çavez onların pek umutlu oldu Lara ilinde oylarını artırdı. PPT herhangi bir varlık gösteremedi . Bence PPT’nin bu tutumu yanlıştı. Çavez ile birlikte olması lazımdı.

Komünist Partisinin sizce nasıl bir rolü oldu ?
PCV 67 yıllık parti. Seçime katılan partilerin en eskisi. Oturmuş bir liderlikleri var . Ayrıca Çavez ile birliktelikleri onların gücünü de artırıyor .
________________
Eva Golinger’a göre USAID, NED ve NDI adlı Amerikan kurumlarından yardım alan Ekvador örgütleri şunlar :
-Pachakutik,
-Yerli Halklar Konfederasyonu ( CONAIE) En güçlü yerli grubu ve Correaya karşı özellikle yerli haklarını yeterince savunmadığı için ciddi eleştirilerde bulunuyorlar,
Vatandaş katılımı ve Adalet yanlıları ( Participacion Ciudadana ve Pro-justicia,
CODENPE, Ekvator Yerli Yatırımcılar Birliği ve Qelkaj Birliği üyeleri ve içlerindeki bazı gruplar.

Kaynak. Eva Golinger’a ait blog ve çeşitli yazıları .
Not : Eva Golinger’ın CONAIE ve Pachakutik örgütlerinin ABD’den mali destek aldığı iddiası kaynak gösterilmeksizin bu tür iddialarda bulunmanın sol içinde olumsuzluklara yol açabileceği üzerine eleştiriler yapıldığını da belirtelim. Rafael Correa giderek artan bir halkçılık çizgisi ortaya koymakla birlikte pratik uygulamalarında neoliberalizmin etkileri görülen bir çizgi izliyor. Son seçimlerde %55 oyla kazanmasına rağmen halkla bağları yeni yeni güçleniyor ve uluslararası tekellere karşı da daha radikal bir çizgi izlemesi bekleniyor. Aslında buradaki tereddüt ABD’nin ALBA ülkeleri içinde Honduras’tan sonra niye Ekvador da böyle bir girişime girdiğinin de yansıması olarak değerlendirilebilir.Aynı taktik devam ediyor. Yardım kururluşlarıyla palazlanmış’ demokrasi hareketleri’, narkotrafik suçlamaları, diktatöryal uygulamalar eleştirisi ve düşükyoğunluklu darbeler’. İşte ABD’nin Latin Amerikadaki çizdiği tablo.

LAHY notu: Eva Golinger’in Pachakutik ve CONAEI gibi yerli örgütlerinin ABD devletine bağlı USAID gibi kuruluşlardan yardım aldığını iddia etmesinin ardından bir açıklama yapan yerli örgütleri bir basın toplantısı yaparak bu iddiaları yalanladılar. Eva Golinger  ise bloğunda Blogger bir açıklama yaparak bu örgütlerin tümünü yardım almakla suçlamadığını ancak bu örgütlere bağlı olan bazı grupların yardım aldığını yazdı.  Golinger iddialarına kaynak olarak İfade bildirimi yasası altında ABD yönetimi tarafından kamuya açılan bazı belgeleri gösteriyor. Eva Golinger’in değindiği belgeler 2005-2007 yıllarına ait olduğu için konu tümüyle aydınlığa kavuşmuş değildir. Ancak, ABD’nin Latin Amerika’nın hemen hemen her ülkesinde yerli ve sosyal hareketleri ”yardım ağı” içine alma ya da bu yolla, bu örgütlerin politik gündemlerini sekteye uğratma girişimleri gayet iyi bilinen gerçekler ve  bazı yerli örgüt ya da gruplarının yardımlar almış olması ya da bu yardım kuruluşları ile ilişkiler içinde bulunması mümkündür. Ancak, buradan yola çıkarak, genelde yerli örgütlerini suçlamak hatalıdır. Eva Golinger’de bu türden genellemeler yapmadığını söylüyor. Herşeyden önce, yerli hareketlerinin açıklamalarını aksini ispat eden bir belge yayınlanmadığı sürece bir tarafa atmak yanlış olur.  Ayrıca, ABD ile hiç bir şekilde ilişkisi olmayan Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) gibi sol politik gruplarda yerli Pachakutik ile aynı tezleri paylaşıyorlar.  Açıktır ki, darbe olup olmadığına dair tartışmayı ‘işbirlikçilik’ zemini dışında yürütmek gerekiyor.

Evrensel ve Ekvador’da ki halkçı polis ayaklanması!

Ekvador:”Darbe teşebbüsü yeni süresiz savaş doktrininin bir sonucudur.”

Ekvador Hava ve Deniz Kuvvetleri Başkan Correa’yı isteksizce destekledi

Bir darbe girişiminin arka planı -Korkut Boratav

Yerli halk örgütü CONAIE’nin darbe teşebbüsü hakkındaki bildirisi

Ekvador Yerli Hareketi’nden Correa Hükümeti’ne Eleştiriler

Posted in Ekvador, Söyleşi ve Görüşmeler, Venezuela | Etiketler: , , , , , , , | Leave a Comment »

Ekvador’da Yaşananlar Üzerine: UİB-DE Açıklaması

Posted by lahy 18/10/2010

30 Eylül günü yüzlerce polis başkent Quito’nun ana meydanını işgal ederek ikramiyeleri ve özlük haklarında kesintiye yol açacak LOSEP (kamu hizmetleri yasasını) protesto etti. Bu eylem diğer illere de yayıldı. Silahlı kuvvetlerinin azınlık kısmı kısa süreliğine eyleme(isyan) katıldı ve bazı hava kuvvetleri görevlileri Quito havaalanını kontrol altına alarak, birkaç saatliğine ulaşıma kapalı tuttular.

Bu protestolar ile karşı karşıya kalan devlet başkanı Correa, Quito Polis Merkezine doğrudan giderek, polisi komplo ve ihanetle suçlayarak polise meydan okudu. Gösterici polislerin attığı göz yaşartıcı gaz bombası ile yaralanan Correa, polis merkezinde bulunan hastanede birkaç saat süren tedaviye alındı.

Devlet Başkanı bir darbenin hedefi olduğunu öne sürdü. Hastanede kalışı başkanın kaçırıldığı yönünde haberlerle duyuruldu. Hastanedeyken polisle görüşmelerde bulundu ve bir uzlaşıya varıldı. Tüm bunlar yaşanırken ordu ve özel kuvvetlerce bir müdahale operasyonu gerçekleştirildi ve Correa hastaneden çıkarıldı ve bu durum polisle tekrar çatışmaya neden oldu. Solcu devlet başkanı darbe yapmakla suçladığı polisleri uyardı ve sertlikle bastırdı. Sessizlik, Ekvator’a geri döndü.

Darbe Değil, Polis İsyanı

Emperyalizmin, bölgede on yıllardır kendi çıkarlarını sağlama almak için darbe yöntemlerine başvurduğu Latin Amerikalı işçilerinin bilincinde hala tazedir. Binlerce işçi, eylemci ve militan kana susamış diktatörlerin dayattığı darbeler sonucunda hayatlarını kaybettiler. Eğer bu bir hükümet darbesi olsaydı,  biz sokakları doldurma çağrısında bulunanlar arasında ilk sırada olurduk. Ama 30 Eylülde Ekvador’da gerçekleşen olayların bir darbe olduğunu düşünmüyoruz. İki olay nedeniyle, biz bunun bir darbe olmadığını düşünüyoruz.

İlk olarak ne polis ne de askeri komuta merkezleri isyancılara destek oldular. Hükümete sadık kaldılar. Polislerin protestoları 30 Eylülde ülkeyi yangına çevirdi ve protestolara katılanlar komutanlarının emirlerinin aksine düşük ve orta rütbeli görevlilerdi.

İkinci neden olarak, başkanın görevden alınmasını hatta isyancı polislerin arasında bile talep eden bir liderliğin olmayışıdır. Polis, terfilerinde aldıkları ikramiye ve nişanları ortadan kaldıracak yürürlüğü girecek olan,  kamu hizmetleri yasasına karşı ayaklandılar. Devlet başkanının zorla iktidardan uzaklaştırılması için değil. Öte yandan burjuva devletinin ve burjuvazinin temsilcileri sözde darbeye karşı ve demokrasinin savunusunun yanında olduklarını söylediler. Burjuvazinin askeri kurumlarının yanında politik kurumları da Correa’ya verdikleri desteği gösterdiler. Bu desteğe en iyi örnek olacak; başkana ek yetkiler veren kararname ve daha fazla askeri güçle müdahale etme olanağı tanıyan olağan üstü halin ilan edilmesidir. Ve hükümet tarafından dayatılan olağan üstü hal daha en başından hükümetle birlikte olan silahlı kuvvetlerce desteklendi. Ayrıca, hastaneden çıkarılması da dâhil gerçekleşen tüm operasyonlar esnasında Correa hükümet sorumlusu olarak bırakıldı ve dış dünyayla teması sürekli sağlandı. Üstelik tedavi gördüğü hastaneden çıkarılmasını sağlayanlar silahlı kuvvetlerdir. Sözde kaçırıldığı iddia edilen cumhurbaşkanını kurtaranlar polisin özel kuvvetleriydi ve hastaneden çıkarılması üzerinde anlaşılmışken yapılan müdahale gereksiz bir şovdu.

Nihayet en başından beri vurgulanması gereken, Correa’nın sürekli temas halinde olduğu Chavez ve Evo Morales gibi hükümetlerinin desteğinin yanında,  Şili, Kolombiya, Peru gibi sağ hükümetlerin iktidarda olduğu ülkelerinde desteğini almasıdır. Komşu ülkeler sınırlarını kapattı.  Son olarak Amerika Devletler Örgütü(OAS) ve BM’nin yanında UNASUR, Correa’nın ve demokratik meşruluğunun arkasında durdular. İspanya gibi emperyalist ülkeler, ABD Büyükelçisi aynı yönde destekte bulundular. Eğer Correa’ya karşı iddia edilen “sözde” darbe gerçek olsaydı herkes için eşine az rastlanacak bir durum olacaktı. Ana emperyalist ülke kendi aleyhine olacak bir darbeyi desteklemiş olacaktı.

Correa Hükümetinin Memurlara Karşı Geliştirdiği Saldırılara Karşı Bir Protesto

Polislerin protestosu münferit bir olay olarak görülmesi halinde anlaşılamaz. Aksi doğrudur. İşçilerin haklarında yaşanan kesintilerin yanında polisin haklarında yaşanan kesintilerin açığa çıkardığı halkçı hoşnutsuzluğun bir ifadesidir.

Olayları tetikleyen kamu çalışanlarının haklarında kesintiye giden kamu hizmetleri (LOSEP) yasasıdır. Polisin durumunda terfilerinde aldıkları ek ödemelerin ve ikramiyelerin doğrudan azaltılmasıdır ve polisin talebi, yasanın geri çekilmesidir.

Bu protesto, Correa hükümetinin öğrencilere yönelik LOES yasası, maden yasası ile köylü ve yerli halkların ve kamu hizmetleri yasası ile kamu çalışanlarına yönelik geliştirdiği neo-liberal politikalar sonucunda gelişen daha genel bir erozyon durumunda meydana geliyor. Başka türlüde gerçekleşemezdi. Lucio Gutierrez liderliğindeki bir muhalefet hareketinin polisin bu ayaklanmasının arkasında Correa’ya karşı bir konum elde etmek amacıyla olduğu söylenebilir.

Kamu Hizmet Kanundan(LOSEP) kaynaklanan huzursuzluk oylama sürecinde meclise de yansıdı. Örneğin, Başkan Correa, kendisinin liderliğini yaptığı Ülke İttifakı hareketinin gündemine yasayı getirmeden, kendisi sundu ve işçilerin 70 yaşında emekli edilmesi önerisi kabul edilmedi.

Correa, Darbe Tehdidini Emekçilere Karşı Kullandı.

Bütün bu unsurlar rejimde yaşanan derin bir erozyonu ve yeni yürürlüğe giren yüksek öğrenim yasası (LOES) ve hidrokarbon bedelleri ile düşünüldüğünde rejimde yaşanan giderek artan erozyonu oluşturmaktadır. Diğer yasalar gibi iletişim bedelleri, su bedelleri gibi. Bu yasalar yerli halkların direnciyle karşılaştı. Tüm bu görünüm işçi sınıfının, köylülerin, öğrencilerin öfkesinin sonucudur ve tepkiler toplumda artan kıpırdanmalara yol açmıştır. Ayrıca hükümet yanlısı blok üyelerinden bazıları yürürlüğe sokulan yasaları sorgulamaya başladı. En önemli devlet kurumu olan (meclisten sonra) yargı halk arasında desteğini kaybetmiş durumda ve rejimin içinde bulunduğu durumu gözler önüne taşımıştır. Burada hatırlamak gerekir ki mali dolandırıcılıkla suçlanan ve açığa çıkan skandalın sorumluları savcılıkça serbest bırakılmıştı.

30 Eylül olayları öncesinde bile, bu durum karşısında, hükümet anayasal yetkilerini kullanarak meclisi feshetme ve yeni seçimler yapma çağrısındaydı. Bir başka deyişle, otoriter önlemler alarak işçi karşıtı politikaları yaşama geçirmek ve böylece ülkede emperyalist yatırımlar için daha iyi koşulları garanti etmek.

Böylece isyancı polislerin darbe teşebbüsü Coreea yönetiminin amaçları için elverişli ortam hazırladı; emekçilere daha fazla saldırı. Darbe üzerine yaptığı konuşma ve tezleri, kendisi lehine yapılan hem sağdan hem soldan gösterilerle ile daha da güçlenmiş olarak çıkmasına süreç izin verdi. Yine bu şekilde uygulamaya soktuğu politikalar üzerindeki tartışmalara son verdi ve politikaları ile kimi sektörleri disiplini altına aldı. Kendi hareketinden kendisine karşı yöneltilen eleştirileri nötralize etti ve bu kesimleri parti disiplinine uygun hareket etmeye çağırdı. Özellikle rüşvet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle halkın geniş kesimleri nazarında iyi bir etkiye sahip olmayan polisi yeniden yapılandırmasına olanak sağlayacak. Kısaca, hükümet içinde bulunduğu krizi geri çevirmek ve öncelikle kabulü tartışmalı yasaların yürürlüğe sokulması için yüksek politik risk taşıyan devletin hukuku yeniden yapılandırma projesinin koşullarını oluşturuyor.

Sol, Correaya Teslim Oldu

Ekvador’da ki temel yerli örgütü olan CONAIE ve diğer sol hareketler MPD gibi Correa yönetiminin manipülasyon yaptığı yönünde açıklamalarda bulundular. Ve hala yaşananların darbe olmadığına yönelik bol miktarda veri olmasına rağmen, Correa sözde darbeye karşı uluslararası soldan destek aldı. Bu şekilde solun birçok örgütü doğrudan bölgedeki emperyalist yatırımların çıkarı için emekçilere saldıran burjuva Correa hükümetini desteklediler. Darbeye karşı yapılan gösteriler sadece dikkatlerin başka alanlara çekilmesi, oyalama manevralarıdır.  Ekvador’da ve diğer Latin Amerika ülkelerinde olan, ülkelerin sözde ilerici hükümetlerce yönetilmesi masalıdır.

Emperyalizmin hizmetinde yasaların uygulanmasını sağlamak için, Correa yerli halkların, madenlere karşı savaşan köylülerin ve doğal kaynakların çokuluslu şirketlerce sömürülmesine karşı çıkan emekçilerin mücadelesini baskı altına alıyor. Sözde darbeye karşı yapılan destek çağrılarına soldan destek verme politikası antidemokratik önlemlere karşı işçi sınıfının mücadelesini silahsız bırakıyor ve Correa hükümetine politikalarını uygulaması için olanak tanıyor. Bu nedenle biz ayaklanan polislerin cezalandırılmasının hiçbir şey olmadığını ve karşısındayız. Cezalandırmalar vesilesi ile amaçlanacak olan hükümetin özgürlükleri kısıtlaması ve protestoları engellemesidir.

Bu hükümetlere verilen tavizler ile emekçilerin, emperyalizmin gerçek politikaları ile savaşmaları, doğal kaynakların sömürüsü ve Latin Amerika halklarının artan sömürüsüne karşı mücadele etme de silahsız bırakacaktır.  Bu politikaları uygulayanlar Correa, Evo Morales, Lula vb.dir. Chavez ve Evo Morales, ABD’ni sözde darbe yapmakla suçlarken, Correa’nın emperyalizm ile uyumunu gizliyorlar. Kendi rejimleri de, Correa’nın ki de emperyalizmin yatırımlarının bekçisidir.

Bugün, Correa Yönetimi Ekvadorlu Emekçiler İçin En Büyük Tehlikedir

Biz askeri darbelere karşıyızdır çünkü emekçilerin kapitalizmi devirmek için savaşmaları için en geniş demokratik özgürlükleri savunuruz. Bugün, işçilerin demokratik özgürlükleri önündeki en büyük tehlike Correa’nın uygulaya geldiği baskıcı ve otoriter önlemlerdir. İsteklerini kabul ettiremediği meclisin feshidir. Otoriter önlemler,  emperyalizme uyum ve emekçi kitlelere karşı saldırı politikaları için şarttır.

Biz, Correa için herhangi bir desteğin karşısında ve sözde darbe tehdidine karşı hükümeti destekleyecek herhangi bir cepheye katılmayı reddediyoruz. Biz işçi örgütlerinin hükümetlerden tamamen bağımsızlığını savunuyoruz. Sadece sınıfın bağımsızlığının bu tür anti- proleter ve otoriter yasaları yenmek için en büyük seferberlik olduğunu savunuyoruz.

Uluslararası Sekreterlik

Uluslararası İşçi Birliği- Dördüncü Enternasyonal

Sao Paulo, 4 Ekim 2010

Açıklamalar

1.MPD (Movimento popular Democratio) Demokratik Halkçı Hareket

Ekvador Halkçı Demokratik Hareket (MPD) bildirisinden bir bölüm:
… Ekvador, aylardan beri çeşitli toplumsal kesimlerin hakları için mücadelelerine sahne oluyor. İşçiler, yerli halklar, köylüler, gençlik, öğretmenler, kamu çalışanları, küçük esnaf, emekliler; toplumun tüm emekçi tabakaları, Correa hükümetinin ülkeye ve halka zarar veren neoliberal, özelleştirmeci, politikalarına karşı mücadele ediyorlar.

İşçiler, hükümet tarafından gasp edilmek istenen haklarına sahip çıktılar, yerli halk hayati bir kaynak olan suya sahip çıktı, köylüler madenlerinin peşkeş çekilmesine karşı, öğretmenler eğitime daha fazla bütçe için, öğrenciler üniversite özerkliğini ortadan kaldıran yüksek öğrenim yasasına karşı, kamu emekçileri kazanılmış haklarını korumak için, emekliler maaşları ve daha iyi bir sağlık sistemi için sokağa çıktı, eylem yaptı.

… Bir darbe girişimi olduğuna dair yaratılmak istenen hava iç ve dış kamuoyunda belirli ölçüde başarılı olmuştur. Halk nezdinde ise durum son derece açık ve nettir. Bu olaylar, sosyal mücadelenin yeni bir parçasıdır.

Başkan’a tanınan sınırsız yetkilerin iptal edilmesini, ulus ve halk düşmanı unsurlar içeren enerji yasası, iç yönetim yasası, yüksek öğrenim yasası ve kamu maliyesiyle ilgili düzenlemelerin iptal edilmesini talep ediyoruz. Hükümetin kendisinin bizzat itiraf ettiği gibi, herhangi bir iç karışıklık olmadığına göre, ilan edilen olağanüstü halin derhal kaldırılmasını talep ediyoruz.

( http://www.evrensel.net/arsiv.php)

2. CONAIE Ekvador Yerli Ulusları Konfederasyonu

Konu ile ilgili açıklaması için bknz.         http://www.yenidenatilim.com/?&Bid=467628

3. Uluslararası İşçi Birliği- 4.üncü Enternasyonal  ve onun Ekvador seksiyonu Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) partisinin açıklamasından bir bölüm:

Vurguladığımız, bir darbe girişimi olduğu sonucuna varmamız için gerekli ne iç ne de dış koşulların mevcut olmadığıdır, tam tersine, (darbe) durumdan faydalanarak kendisini meşru kılmak isteyen hükümet tarafından üretilen bir söylemdir ” dedi.

Çeviri: İşçilerin Birliği.org

Evrensel ve Ekvador’da ki halkçı polis ayaklanması!

Ekvador:”Darbe teşebbüsü yeni süresiz savaş doktrininin bir sonucudur.”

Ekvador Hava ve Deniz Kuvvetleri Başkan Correa’yı isteksizce destekledi

Bir darbe girişiminin arka planı -Korkut Boratav

Yerli halk örgütü CONAIE’nin darbe teşebbüsü hakkındaki bildirisi

Ekvador Yerli Hareketi’nden Correa Hükümeti’ne Eleştiriler

Posted in Ekvador, Makaleler | Leave a Comment »

Venezüella: bir banka daha kamulaştırıldı

Posted by lahy 18/10/2010

Venezüella hükümeti bir bankayı daha kamulaştırdı.

Maliye Bakanı Jorge Giordinai, Cuma günü başkent Caracas’da yaptığı açıklamada küçük bir banka olan Bancoro bankasına, yaşadığı nakit krizi ve rekor düzeydeki zararları nedeniyle el konulduğunu bildirdi.

Küçük ve yerel bir banka olan Bancoro Venezüella banka depositlerinin yüzde 0.5’ini sahip; borç verdiği miktarın üçte biri tahsil edilmesi mümkün olmayan kötü borçlar olarak sınıflandırılmışdı.

Başkan Hugo Chavez’in hükümetin kredi standartlarının altında kalan veya mali sıkıntıya giren tüm bankalara el konulacağını açıkladığı 2009 yılı Kasım ayından bu yana, hükümetin son bir yılda millileştirdiği mali kurumların sayısı 13’e yükseldi.

Posted in Ekonomi, Venezuela | Leave a Comment »

Silahlarını gömen Kolombiyalı isyancılar

Posted by lahy 18/10/2010

Robin Lustig

BBC Muhabiri

Medellin'de askerler

Claudia ile Kolombiya’nın Medellin kentinde bir okulda tanıştım. 27 yaşında, küçük bir çocuk annesi ve.. eski bir gerilla. Tanıştığımızda mor bir t-shirt ve kot pantolon giyiyordu. Saçları sıkıca örülmüştü. Sanırım o anda, dünyanın herhangi bir yerinde bir öğrenci nasıl görünüyorsa öyle görünüyordu. Fakat, Claudia’nın hikayesinde, onu ortalama bir öğrenciden farklılaştıran çok önemli detaylar var.

Claudia’nın hikayesini anlatmadan önce size Medellin kentiyle ilgili söylemem gerekenler var. Dünyanın en büyük uyuşturucu kaçakçılarının başında gelen Pablo Escobar‘ın bir zamanlar kalesi olan bu kent, yer kürenin en tehlikeli yerlerinden biriydi. Kokainin imparatoru olan Escobar Forbes dergisi tarafından o dönem, dünyanın ne zengin yedinci kişisi ilan edilmişti.

Escobar, 1993 yılında polis tarafından vurularak öldürüldü. Onunla birlikte de şiddet dalgası da çekilmeye başladı. Kent bugün oldukça güvenli olsa da gitmek istemeyeceğiniz mahalleler, karşı karşıya gelmek istemeyeceğiniz sert bakışlı gençlerden oluşan küçük çeteler hâlâ var.

Claudia’ya geri dönelim. Kendisiyle tanıştığımız okul, özel olarak eski savaşçılar için düzenlenmiş. Silahlarını bırakıp, ormandan kente inen bu kişiler şimdi dar sıralarda yan yana oturup okuma-yazmayı öğreniyorlar. Hatta içerisini izlediğim sınıflardan birinde, ikinci derece denklemleri çözerken aldıkları hazza dahi tanık oldum.

Farc gerillaları

Claudia, silah alıp savaşmaya yöneldiği hayata, yerli bir anneden doğmuş. Kendisini büyüten dedesi sağcı paramiliter güçlerle öldürülünce hayatta yalnız kalmış. Komşuları, bu yalnız kızı, yerli diye aşağılıyorlarmış ki, o da 17 yaşında solcu bir gerilla grubuna katılıp ormana gitmiş. Katıldığı örgütün, eşitlikçi ve yoksulluğa karşı mücadele söylemine de inanmış.

Ormanda zorlu bir hayat geçirmiş. Kendisinden mutlak itaat ve sadakat bekleyen komutanların kontrolünde, ince plastik şilteler üzerinde açık havada uyumuş.

Claudia’ya o yıllarda hiç utanç duyduğu bir şey yapıp yamadığını sordum, “Tanrıya şükür ellerimde kimsenin kanı yok” dedi. Fakat, gerillaların arasında, kendisini eşitlikçi söylemlerini sorgulamasını sağlayan olaylar da yaşamış.

Bir süreliğine, bir koka tarlasını korumak üzere oluşturulan bir gerilla üssüne gönderilmiş. Ülkede hem sağ hem de sol grupların uyuşturucu ticaretine ciddi şekilde bulaştığı kanısı hâkim.

Yaşadıkları Claudia’yı kaçmaya itmiş ve bir gece, arkadaşları kendisini yakalamasın diye herkesin botlarını toplayıp bir yere atmış ve kaçmış.

“Beni bulsalar, öldürürlerdi.” diyor.

Şimdi ise okuduğu okulunu bitirip, Kolombiya’nın yerli topluluklarının hakları için kampanyalar yürütmek istiyor.

Geçmişin hayaletleri

Silahlarını bırakıp sivil yaşama geçen eski militanların sayıları 50 bini buluyor. İçlerinde Claudia gibi çok insan var. Fakat bu 50 bin kişinin büyük bölümü, Kolombiya ordusu ile yakından ilişkili olduğu düşünülen paramiliter güçlerin üyeleri.

Kolombiya ordusu askerleri

Aynı okulda tanıştığım, 37 yaşındaki William da bu kişilerden. Claudia’nın aksine onun eline kan bulaşmış. Bana, katıldığı katliamlardan görüntülerin kendisini hâlâ uyutmadığını söylüyor. Huzur bulmak için kiliseye gidiyormuş.

En büyük korkusu ise, çocuklarının da kendisininkine benzer bir hayat sürme olasılığı. Sağcı paramiliter güçler hâlâ varlıklarını sürdürüyor. Solcu gerilla grupları da öyle.

Hükümet geçmişte iki ayrı cephede savaşıyordu. Bir yandan, Pablo Escobar’ın ki gibi uyuşturucu çeteleri, bir yandan da Kolombiya Silahlı Devrimci Güçler gibi solcu gerilla grupları. Zaman içinde uyuşturucu çeteleri gerilla tarzında hareket eden gruplara dönüşmeye ve gerillalar uyuşturucu kaçakçılığına bulaşmaya başladıkça, bu iki cepheyi birbirinden ayırmak neredeyse imkânsız hale gelmiş.

Şimdilerde büyük uyuşturucu şebekeleri çökertilmiş olsa da küçük çeteler işlerine devam ediyor ve neredeyse benzer bir çapta uyuşturucu kaçakçılığı devam ediyor. Fakat silahlı çatışmalar eskisiyle kıyaslanmayacak kadar azalmış durumda.

Bu Medellin kenti sakinlerinin şükrettikleri bir şey. Claudia ve William için de mücadele sona erdi. Fakat birçok başka Kolombiyalı için savaş devam ediyor.

Posted in Genel Haberler, Kolombiya | Etiketler: , , , | Leave a Comment »