latin amerikan haber yorum

Archive for 12 Eki 2010

Venezüella: Venoco ve Fertinitro işçileri ulusallaştırma kararını kutluyor

Posted by lahy 12/10/2010

Başkan Hugo Chavez oto yağı üreticisi Industrias Venoco ve gübre üreten Fertinitro firmalarını ulusallaştırma kararnamelerini imzaladı.

Pazar günü yapılan ‘Alo Başkan’ TV programında kararnameleri imzalayan Başkan Chavez Enerji ve Petrol Bakanlığı’nın önerisi üzerine bu kararı aldığını açıkladı.

Başkan Chavez, oto yağı, özel yağlar, fren yağları gibi temel maddelerin ulusal üretiminin ağırlık olarak devlet tarafından gerçekleştirileceğini açıkladı.

Dün biraraya gelen 700 Venoco işçisi ulusallaştırma kararını kutladı. Petrokimya Sanayi Bakan yardımcısı Asdrúbal Chávez bir konuşma yaparak işçilerin bütün haklarının güvençe altında olduğunu ve ulusallaştırma kararı ile gerek Venoco işçileri gerekse de Venezüella halkının faydalar sağlayacağını söyledi. Venoco ürünlerinin fiyatlarının düşmesi gerek kamu sektörü gerekse de taşımacılar ve otomobil sahibi olanlara yarayacaktır.

Venoco ürettiği oto sanayi ürünlerini dünya pazarında ki fiyatların yüzde 50 üzerinde bir fiyatla satıyordu.

Fertinitro’nun ulusallaştırlması gübre, urea ve amonyak üretiminde devletin kontrolü sağlaması anlamına geliyor.

26 Eylül seçimleri sonrasında bir demeç veren Başkan Chavez, ”devrimim hızlandırılacağını” belirterek yeni ulusallaştırmalara gidileceğini açıklamıştı.

Salı günü Carabobo eyaletin de bulunan Fertinitro fabrikasına giden  Enerji ve Petrol bakanı Rafael Ramírez fabrikanın artık devlet kontrolünde çalışacağını duyurdu.   Fertinitro işçileri ve sendikacıların pankartlar açarak karşılatığı Bakan Ramirez bir konuşma yaptı:

Gıda sektöründe egemenliğimizin sağlanması için bu fabrika  çok önemlidr. Uzun bir zamandır ulusal kalkınma planımızın gereklerini yerine getirmesi için uluslararası firmalar (Koch ve Snamprogetti) ile görüşüyorduk ancak, hiç bir sonuç alamadık” dedi.

Öte yandan Venezüella Sanayi ve Ticaret Odaları Federasyonu (Fedecámaras )’ın dün yapılan kongresinde konuşan başkanları Noél Álvarez, Venezüellalı işadamlarının “21.inci yüzyıl sosyalizminin politik mahkümları olmayı” kabul etmeyeceklerini söyledi.

Foto: Venoco işçileri

Kaynak: Aporrea.org, Venezüella basını

Posted in Venezuela, İşçi Hareketleri-Sendikalar | Etiketler: , , , , | Leave a Comment »

Bir darbe girişiminin arka planı -Korkut Boratav

Posted by lahy 12/10/2010

30 Eylül’de Ekvador’da meydana gelen bir “polis ayaklanması”, güçlükle geçiştirildi. Türkiye basınında da yer alan olayların arka planından bazı öğelerin ilgi çekici olacağını düşünüyorum.

Ayrıntıya girmeye gerek yok; kısaca hatırlatalım: Polisler, yan ödemelerindeki kısıntıları protesto etmek vesilesiyle Başkanlık sarayını basmışlar; güçlükle bir hastaneye sığınan solcu Başkan Correa 14 saat sonra askeri birlikler tarafından kurtarılmıştı. (Birgün)

Wall Street Journal, bu olayların “cesaretli, kararlı bir Başkan imajı yaratmak amacıyla” Correa tarafından kışkırtılan, biraz da düzmece bir senaryo oluşturduğunu ima etti ve polislerin biraz aşırıya kaçmasının bir darbe girişimi olamayacağını ileri sürdü. Buna karşılık, polis ayaklanmasının eşgüdümlü olarak ülkenin her yerinde birden patlak vermesi ve başkent Quito havaalanının da işgal edilip kapatılması bir darbe girişimi öğelerini içermektedir.

Ek bir kanıt, 2009 başkanlık seçimlerinde Correa’nın rakibi olan Albay Lucio Gutierrez’in derhal TV sahnelerine çıkarak Başkan’ı suçlaması ve istifasını talep etmesi oldu. Bu “albay eskisi”nin karmakarışık bir sicili var: 2000’de Başkan Mahuad’ın görevden alınmasına yol açan çalkantılar sırasında, parlamento binasını işgaline yeşil ışık yakan komutan olarak ün yapmış; “darbeci” suçlamasıyla altı ay hapiste yatmış; böylece kazandığı prestij sayesinde 2002 sonundaki seçimlerde sol bir platformla Başkanlığa seçilmiş; iki yıl içinde solcu müttefikleriyle tüm bağlantılarını kopararak ABD ile içli-dışlı olmuş; yolsuzluk, anayasayı ihlâl suçlamalarıyla (yoğun kitle gösterilerinin baskısı altında toplanan) parlamento tarafından görevden alınmış; Amerika’ya sığınmış; daha sonra ülkesine dönerek suçlamalardan aklanmış; 2009’da Başkanlık seçimlerine adaylığını koymuş; oyların yüzde 27’sini alarak Correa’ya yenik düşmüş. O zamandan beri de Correa yönetimine şiddetle muhalefet etmekte ve “komplo kuramcıları” tarafından, Amerika’nın adamı” olarak darbe girişimiyle ilişkilendirilmektedir.

***

İster polis ayaklanması, ister darbe girişimi olsun, sormak gerekiyor: Petrol zengini Ekvador’un solcu Başkanı, “durup dururken” polislerin aylıklarında kısıntıya giderek olayları niçin tetikledi?

Bu sorunun üç yanıtı var: Birinci olarak, 2000’de şiddetli bir finansal krize ve hiper enflasyona sürüklenen Ekvador’da ulusal para (sucre) Başkan Jamil (Cemil) Mahuad tarafından lâğvedildi ve dolar resmi para olarak kabul edildi. (Latin Amerika’da arada bir siyaset sahnesinde sivrilen Arap kökenlilerden biri olan Başkan Cemil, böylece, ülkenin kalabalık “siyasî mevtalar” mezarlığına katılmış oldu.) Bunun sonunda Ekvador Merkez Bankası para basma imkânını yitirdi ve bütçe açıklarının finansmanının tek yöntemi ülke dışından dolarla borçlanmak olarak kaldı. Hiperenflasyon döneminin anıları, sonraki başkanların doları terk edip ulusal paraya (sucre’ye) dönmelerini engelledi.

İkincisi, uluslararası finansal kriz patlak verdikten hemen sonra, Aralık 2008’de Başkan Correa önceki yönetimlerin usulsüzlüklerinden kaynaklanan dış borçları ödemeyeceğini kararlaştırdı ve böylece 17 milyar dolara ulaşan dış borç için fiilen moratoryum ilan edildi. Bunun sonunda (Venezuela ve Çin gibi istisnai finansman kaynaklarını saymazsak) dışarıdan borçlanma kanalları tıkandı.

Üçüncü yanıt, hazinenin en önemli gelir kaynağını oluşturan petrol üretimiyle ilgili. Halen petrol üretiminin yarıya yakını yabancı şirketlerce gerçekleştiriliyor ve bu şirketler gelirlerinin ortalama yüzde 65’ini vergi olarak ödüyorlar. Correa, bu payın yüzde 85’e çıkarılmasını; kabul etmeyen şirketlerin devletleştirmesini istemektedir. Bu konudaki pazarlıkların katkısıyla, petrol üretimi iki yıl içinde yüzde 7 oranında düştü ve kamu gelirlerinin daralmasına yol açtı.

Bu üç etkeni bir araya getiriniz, kamu harcamalarını daraltma seçeneği hızla gündeme gelecektir. Polislerin de bu “kemer sıkma” furyasından nasibini aldıkları anlaşılıyor. Ekvador, bir anlamda, drahmi’yi terkedip avro’ya geçen Yunanistan’ın açmazına sürüklenmiştir: Doların resmi para olması, para poltikası uygulanmasını, devalüasyonu devre dışı bırakır. Ancak, 2000’de Yunanistan’ın yapamadığı bir yola giderek (dış borç ödemelerini durdurarak) kısmen rahatlamıştır. Petrol gelirlerine güvenerek alınan bu karar, Ekvador’un uluslararası krizi küçülmeden geçiştirmesine katkı yapmıştır: Milli gelir (yüzde oranlar olarak) 2008’de 7.2, 2009’da 0.4 büyümüştür. Ancak, petrol ihracatındaki gerileme, cari işlemlerin bu iki yılda (ılımlı boyutlarda da olsa) açık vermesine katkı yapmıştır. Dış kaynakların daraldığı bir ortamda, dış açıklar, ister istemez kamu harcamalarından başlayan “kemer sıkma” reçetelerini gündeme getirmiştir.

***

Latin Amerika ülkelerinde ilerici rejimlerin yaygınlaşma eğilimini askerî darbelerle durdurma girişimi ilk kez Honduras’ta solcu Başkan Zelaya’ya karşı denendi ve başarılı oldu. Honduras darbesinden sonra Rafael Correa, “istihbarat raporlarımıza göre sıra bende” demişti. Eylül sonundaki polis ayaklanması/darbe girişimi, Ekvadorluların bir bölümünce bu öngörünün gerçekleşmesi olarak yorumlanacaktır.

Ne var ki, birkaç hafta önce yapılan bir anket, Başkan’ın seçmenlerce desteklenme oranını yüzde 67 olarak göstermekteydi. 2006 seçimlerini kazanan Correa, daha sonra bir anayasa değişikliğini geçekleştirerek 2009’da tekrar seçilmiş ve Başkanlık süresinin 2017’ye kadar sürebilmesinin kapısını açmıştır.

Bugünlerde Latin Amerika, önemli siyasi gelişmelerle dikkat çekmektedir. Geleneksel ilerici akımların direnmekte, yer yer ilerlemekte olduğu bu coğrafyada olup bitenleri önümüzdeki haftalarda tekrar gözden geçirmek istiyorum.

Posted in Ekvador, Genel Haberler | 1 Comment »

Alan Woods – Venezüella seçimleri: Devrime ciddi bir uyarı

Posted by lahy 12/10/2010

Pazar günü yapılan Venezüella’nın Ulusal Meclis seçim sonuçları, uluslararası düzeyde burjuva medyası tarafından şenlikle karşılandı. Seçimin nihai sonuçlarını hakkında kesin bir yorum yapmak için henüz çok erken, ve sağ oyların PSUV’nin (Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi / Partido Socialista Unido de Venezuela) oylarını geçtiği doğrulanmış değil. Mamafif, Uluslararası medyada ki sağır edici zafer korosu için de erkendir.

Chavez’in seçimleri kaybettiğini söyleyen uluslararası şiddetli kampanya gerçekleri değil de, Venezüellalı ve uluslararası burjuvazinin bir daha dirilmemek üzere Venezüella devrimini bitirme arzularının bir dışavurumudur. Ama herkesin bildiği gibi arzular ve bunların gerçekleşmesi arasında her zaman büyük bir mesafe vardır. Muhalefet’in karşıdevrimci istemlerinin yerine getirilmesi ya da getirilmemesi bir seçim sonucuna değil aksine Devrim’in gidişatına ve yönetimine bağlıdır.

Seçimler, belirli bir zamanda, kamuoyunun sadece bir anlık durumunun göstergesidir. Bu sonuçlar, Venezüella’daki farklı sınıfların psikolojik durumu hakkında bizlere çok şey söyleyebilir, ve şüphesiz ki toplumdaki bazı eğilimleri açığa çıkarır. Bu sonuçlar, Devrim’in çıkarlarını savunan bütün insanlar tarafından çok ciddiye alınması gereken bir uyarıyı içeriyor. Fakat tek başına ele alındığında hiçbirşeyi karara bağlamamaktadır.

Sağın sevinci
Sağ hemen sarhoş bir horoz gibi ötmeye başladı. Miranda eyaletinden milletvekili seçilen María Corina Machado, “Burada her şey çok açık. Venezüella, Küba tarzı komünizme hayır dedi. Venezüella demokrasiyi kurma yoluna evet dedi, şimdi seçilmiş olmanın meşruiyetine sahibiz, bizler halkın temsilcileriyiz” açıklamasında bulundu.

Pazartesi günü, Demokratik Birlik Bürosu (MUD) temsilcileri, esas olarak, pazar günü verilen toplam oyların çoğunluğunu kazandıkları iddiasıyla seçimlerde zafer kazandıklarını ilan ettiler. Fakat bu bir blöftü. Gerçek durum ise çok daha karışıktır ancak Devrim’in şimdi yeni tehlikelerle karşı karşıya kaldığına dair hiç bir şüphe yoktur.

Ulusal Seçim Konseyi (CNE) tarafından yayınlanan resmi seçim sonuçlarına göre, MUD (sağcı) muhalefet koalisyonu 62 sandalye kazanırken, Chavez’in, Venezüella’nın Sosyalist Partisi PSUV şimdiye kadar 95 sandalye kazandı. PSUV ile ilişkilerini koparan Chavez’in eski müttefiki “Hepimiz İçin Vatan Partisi” (El Partido Patria Para Todos-PPT) iki sandalye elde etti. Üç sandalye de ne MUD ne de PSUV’un müttefiki olmayan yerli halkın temsilcilerine gitti. CNE halen diğer üç sandalyeyi kimin kazandığını açıklamadı.

Seçim sonuçları elbette farklı biçimlerde okunabilir. Milletvekili seçilen Roy Chaderton, pazartesi günü, Chavez’in taraftarlarının mevcut sandalye sayılarına bir miktar çoğaltırken, Başkan Chavez karşıtlarının 2000–2005 yasama dönemi boyunca sahip oldukları sandalyelerden yirmi sandalye daha az kazandığını açıkladı.

Sosyalist adaylar Aragua, Barinas, Bolívar, Carabobo, Cojedes, Delta Amacuro, Distrito Capital, Falcón, Guárico, Mérida, Monagas, Lara, Portuguesa, Trujillo, Yaracuy, Vargas eyaletlerinde kazandı ve Miranda ve Sucre eyaletlerinde ise sandalyeleri paylaştılar. Ancak,Zulia ve Táchira gibi önemli eyaletlerde sağ kazandı.

Chaderton, 2000 seçimleriyle karşılaştırıldığında sağın bu seçimlerde zemin kaybettiğine işaret etti. Chaderton muhalefetin, 2005 yılında boykot ettikleri seçim sonuçlarıyla, pazar günü yapılan seçimlerin sonuçlarını karşılaştırarak “komik bir medyatik” kampanya organize ettiğini ve böylece, Muhalefet’in Ulusal Meclis de ki varlıkları önemli bir şekilde artırdığını gösterdiğini bildirdi..

Bu doğru ve ayrıca, insanların kendi seçim bölgelerinde bir aday için oy kullanırken, aynı zamanda, bir parti listesine de oy verdikleri ve bazı milletvekillerinin en çok oyu alan parti listesinden gelmeleri göz önüne alındığında, toplam oy sayısı verilerinin anlaşılması kolay bir konu değidirl. Mamafih, muhalefete verilen oylar artarken PSUV’a verilen oyların daha büyük ölçüde düştüğü açıktır.

Düşmanın gücünü küçümsemek ve kendi gücünü abartmak savaşta olduğu gibi politikada da çok tehlikeli bir hatadır. Devrim’in tatlı hayallere değil gerçekliğe ihtiyaçı vardır. Son sonuçlara göre, PSUV 5.399.300 oy elde ederken sağ partiler 5.312.283 oy aldı.

Sahte iyimserlik
Resmi olarak, PSUV, Venezüella da 23 eyaletin 16’sında sandalyelerin çoğunluğunu elde etti. Apure, Barinas, Guárico, Cojedes, Lara, Portuguesa, Vargas ve Yaracuy gibi kırsal eyaletlerde silip süpürdüğü zaferler kazanırken, Bolívar ve Carabobo gibi büyük sanayi eyaletlerinde önemli bir zafere imza attı. Ayrıca PSUV, Distrito Capital eyaletinde  MUD’un üç sandalyesine karşılık yedi sandalye elde etti.

Başkentin bulunduğu Miranda eyaletinde,  PSUV ve MUD, her ikisi de üçer sandalye edindiler. MUD bu eyalette, 968.947 toplam oy içinde 741 oy farkı atarak Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi’ni zar zor mağlup etti. Sucre eyaletinde ise her ikisi de üçer sandalyeye sahip oldular. Nüfusun daha az olduğu Amazonas eyaletinde PSUV bir, PPT iki sandalye elde ederken MUD hiç sandalye kazanamadı. Anzoátegui ve Nueva Esparta eyaletlerinde olduğu gibi Táchira ve Zulia sınır eyaletlerinde MUD, PSUV’u yıktı geçti.

PSUV yöneticileri sonucu bir zafer gibi sunmaya çalıştılar. Başkan yardımcısı Elias Jaua şunları söyledi: “Devrim, Ulusal Meclis’te rahatlıkla çoğunluğa sahip olabilir… Bizim kıtamızda çok az hükümet, tek partinin rahat bir çoğunluğuna sahip oabilir. […] Muhalefet’in, bugün sahip olduğu üye sayısıyla, tamamlanan yasama sürecini tersine çevirmek ya da başkanı görevinden almak veya kamusal yetkilerini geri almak gibi istikrarsızlık mekanizmalarını harekete geçirmesi herhangi bir şekilde mümkün değildir.”

PSUV seçim kampanyası sorumlusu Aristóbulo Istúriz, hedeflenen 110 sandalyeye ulaşılmaması sebebiyle hayal kırıklığını ifade etti. Ancak, bu, “ülkemizde temel bir siyasi güç olarak bize güvenildiği”ni yeniden teyit eden PSUV tarafından ” gerçektende kesin bir zafer” kazanıldığını göz ardı etmemelidir. ”Devrimci hükümetin politikaları ve Başkan Hugo Chavez’i savunmak için gerekli gücü sağlama anlamında amaçımıza ulaştık ve sosyalizmin inşasının sürdüğü bu dönemde yapısal değişimleri ileriye götürmek için yeterli gücü kazandık” dedi..

Ancak gerçekler bu iyimser yorumu desteklemiyor. Eğer 2009 yılındaki yerel seçimlerde alınan oyları bu sonuçlarla karşılaştırırsak fark hemen ortaya çıkıyor. O zaman PSUV, sağcı partilerin 5.190.839 oyuna karşın 6.310.482 kadar oy elde etmişti. Kırmızı uyarı ışıği yanıyor ve bunu inkâr etmek büyük bir sorumsuzluk olur.

2000–2005 yasama dönemi boyunca, muhalefet toplam 165 sandalyenin 73–82 adedine sahip olurken Chavez yanlıları her zaman 83–92 arası sandalyeyi elde ederlerdi. Ama bu kitlelerin hareketlilik elinde olduğu bir dönem idi. 2002 yılında ki karşıdevrimci darbenin yenilgisi ve bunu takip eden petrol sabotajının ve görevden alma referandumunun yenilgisi devrimci halk tarafından, –yani, işçiler ve köylüler– tarafından gerçekleştirildi.

O zamandan beri devrimci çoşkunluğun azalmakta olduğu açıktır. Kitleler arasında memnuniyetsizlik ve hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu dışavurumunu yaygın oy kullanmama oranında gösteriyor.Rakamlar her şeyi anlatıyor. Sağın oyu yüzde 2,28 artarken solun oyu yüzde 14,44 oranında keskin bir düşüş yaşadı. Bu muhalefetin seçimleri kazanmadığı anlamına gelir; Chavezciler bu seçimleri kaybettiler.

Liderliğin önemi
Mevcut durumun en önemli özelliği nedir? En azından seçim sonuçları acısından not edilmesi gereken en önemli şey, , devrimci güçler ile karşı-devrimci güçler arasındaki mesafenin azalmış olmasıdır. Sınıflar arasındaki kutuplaşmada keskin bir artış söz konusudur.

İlk ve belki de en önemli etkisi, mücadele eden her iki taraf üzerinde yarattığı psikolojik etkidir. Napolyon, savaşta moralin çok önemli bir faktör olduğuna işaret eder. Bu durum karşı-devrimcileri, saldırıya geçmek için cesaretlendirecek ve teşvik edecek. Bunun aksine pek çok Bolivarcı eylemci moral bozukluğu ve hoşnutsuzluk hissedecek. Bu önemsiz bir faktör değildir!

Mağlup olan bir ordu liderlerine güvenmelidir, askerler, kendi generallerinin ne yapmakta olduklarını bildiklerini ve yenilgiyi telafi etme kapasitesine sahip olduğunu ve ileriye doğru yol alabileceklerine hissetmelidirler. Bir savaşta, geri çekilme dönemlerinde, iyi generallere sahip olmak bir ilerlemeden yüz kere daha iyidir. İyi generallerle ordu, birliklerini bir arada ve iyi bir durumda tutarak, en az kayıplarla organize bir şekilde geri çekilmeyi gerçekleştirebilir.. Ama kötü generaller, bir yenilgiyi bozguna çevirirler..

Bu durumda reformist bürokrasinin rolü özellikle olumsuzdur. Bunlar tümüyle yanlış sonuçlar çıkaracaklar. “Bak, bu halk desteğine sahip olmadığımızı gösterir. Biz geri çekilmek, anlaşmaya varmak, muhalefete taviz vermek zorundayız.” diyeceklerdir. Bu mümkün olan en kötü tavsiyedir. Muhalefet, devrimin her geri adımı için on fazlasını isteyecektir.

Reformistler, seçim sonuçlarının, bir sınıf uzlaşmacılığı politikasını benimsememiz gerektiği anlamına geldiğini iddia edecekler. Ama bu devrimi epeyce sarsan ve onu proleter tabanından uzaklaştıran bir politikanın taa kendisidir. Anzoátegui eyaletinde karşı-devrimcilerin açık bir farkla zafer kazandığı zafer Vali Tarek William Saab ve Chavezci bürokrasinin sağ kanadının Mitsubishi, Vivex ve Macusa’da fabrika işgallerine karşı patronları desteklemek şeklindeki skandal davranışlarının ve böylece, daha önce Chavezcilere oy veren proleteryanın yabancılaşmasını ve hoişnutsuzluğunu grafiksel olarak gösterdi.

PSUV için tek çıkış yolu gerçek tabanına güvenmektir; devrimci işçiler ve köylüler. Onlar, verdiği sözleri yerine getirmesi için PSUV’ye bakmaktalar. PSUV, Devrim’in içindeki burjuva Beşinci Kolunu temsil eden reformcu bürokrasiden, burjuvaziden ve onun temsilcilerinden kararlı bir şekilde kopmak zorundadır.

Karşıdevrim tehlikesi
Seçim darbesine rağmen Devrim henüz önemli bir destek rezervini elinde tutuyor. Geçen yıl içinde yapılan kamuoyu yoklamaları, tekrar tekrar muhalefet partilerine olan destek çok zayıf iken PSUV’nin hala nüfusun yaklaşık yüzde 35’inin desteğine sahip olduğunu göstermiştir. Ancak nüfusun büyük bir kısmı halen kararsız, bu Devrim’in ilerlemesiyle birlikte büyüyen bir düş kırıklığını ifade ediyor. Devrim, geleceğini güvence altına almak için bu katmanları heyecanlandıracak ve motive edecek bir yol bulmak zorunda. Bu da sadece kararlı bir eylem yoluyla yapılabilir.

Başkan Chavez’in takdir indeksi, yüzde 55–60 çıvarında, yüksek bir düzeyde kalıyor. Bu da Devrim’in hala toplam nüfus içinde büyük bir destek rezervine sahip olduğu gerçeğini yansıtıyor. Sorun, Chavez’in etrafının, devrime toplumu değiştirmek için bir araç olarak bakmayan, onu yalnızca kişisel gelişim ve zenginleşmenin bir aracı olarak gören, bürokrat ve kariyeristlerden oluşan kalın bir tabaka ile çevrelenmiş olmasıdır.

PSUV hala Ulusal Meclis’te çoğunluğa sahip. Sıradan yasaların onaylanmasını, yasama organının diğer fonksiyonlarının çoğunu kontrol edebilecektir. PSUV’nin mecliste üçte iki çoğunluğa sahip olmaması, muhalefetin yapısal yasaları, Başkan’a kararname ile yönetme yetkisini veren yasaları ve bazı atamaları bloke etme gücü vermektedir. Sağ kanat, Parlamento’da azınlıkta olmasına rağmen Başkan Chavez hükümetinin eylemlerini engellemek ve Venezüella devrimci sürecine müdahale etmek için kapasitesini artırdı.

Muhalefet, ilerici yasaların çıkarılmasını sabote etmek ve hükümeti felç etmek için Parlamento’daki pozisyonunu kullanacaktır. Ancak, gerçek amacları Devrim’i yıkmak ve iktidarı ele geçirmektir. Bu nedenle kaos ve düzensizlik ortamı yaratmak ve kızgın küçük burjuva kalabalıkları sokaklara dökmek için Ulusal Meclis’i kullanacaklardır. Bu tehdidin karşısında kararlı bir şekilde durmak gerekiyor.

Aporrea 27 Eylül 2010 tarihinde haklı olarak şöyle yazıyordu: “PSUV, Ulusal Meclis’in basit çoğunluğunu ele geçirdi fakat burjuvazinin yeri sağlamlaşıyor ve tehditler büyüyor.” Makale seçim sonuçlarını değerlendirirken doğruyu söylüyordu: “Halkın çoğunluğu sosyalist yolu ve anti-kapitalist mücadeleyi tercih etti. Fakat dikkat çekici biçimde zayıf olduğu bir yanını sergiledi, çünkü PSUV ve müttefikleri, kesin çoğunluğa sahip olmak için gerekli olan üçte iki çoğunluğa ulaşamadı.” Ve şu sonuca varıyordu: “Her zamankinden daha fazla temizlik ve daha fazla devrim gerekiyor!”

Seçim sonuçları karşıdevrimci güçlerin bir ilerleme kaydettiklerini gösteriyor ama henüz gerçek amaçlarına ulaşmaktan çok uzakdırlar. Başarmak için Devrim ve Başkan’la karşı karşıya kalacaklar. Ana çatışma Başkanlık süresi 2012 yılında sona erdiği zaman gerçekleşecektir. Eğer muhalefet görevden almak için bir referanduma başvurursa bu çatışmanın daha önce de meydana gelebilir. Bunu önlemenin tek yolu devrimci süreci hızlandırmak; toprak, bankalar ve büyük sanayi kuruluşlarının kamulaştırılmasını sonuna kadar götürmektir.

“Ancak bunu yapmak için Ulusal Mecliste yeterli çoğunluğa sahip değiliz!” Reformistlerin bu argümanı baştan sona yanlıştır. Herkes toplumun temel sorunlarının parlamentolar, kanunlar ve anayasalarla çözülmediğini ancak sınıf mücadelesiyle çözülebileceğini bilir.

Seçim sistemi anlamında küçük burjuva kitleler müthiş bir güç gibi görünebilir. Fakat devrimci gençliğin, işçilerin ve köylülerin gücü ile sokaklarda karşı karşıya kaldıklarında, onun görünen gücü, sıcak bir soba üzerinde bir damla su gibi buharlaşıp gider. Eğer Devrim adını hak ediyorsa karşı devrimci parlamenterlerle dans etmeyi reddedecek ve bunun yerine kuvvetlerini gerçektende önemli olan yerlerde harekete geçirecektir: tartışma salonlarında değil, sokaklarda, fabrikalarda ve askeri kışlalarda.

Pazartesi gecesi yapılan basın toplantısında Chavez, hükümetinin gelecek döneminde “yeni tarihsel, siyasal, sosyal, teknolojik proje programlarının hızlandırılacağını” söyledi. Doğru bir yönelim ancak bir an önce eyleme dönüştürülmelidir. Başkan sözünü tamamlıyor: “Devrimi güçlendirmeye devam etmeliyiz.” İşte, tek çıkış yolu budur, reformistlerin korkak reçeteleri değil.

Karşımızda yalnızca iki olasılık vardır: ya zaferlerin en büyüğü ya da yenilgilerin en korkuncu. Zaferi güvence altına almak için büyük Fransız devrimci Danton’un meşhur sloganını esas almalıyız: “De l’audace! De l’audace! Et encore de l’audace! “: “Cesaret! Cesaret! Daha fazla cesaret!” (7 Ekim 2010)

(In Defense of Marxism’de ki İngilizce’sinden Erol Yeşilyurt (LAHY) tarafından çevrildi.)

Venezüella:”Partiyi yenilemek ve bürokrasiyi ortadan kaldırmak gerekiyor”

Venezüella: Sosyalizmin inşasında devrimci aydınların sorumluluğu- Lebowitz

Chávez: ” Devrimi hızlandırıyoruz,… Agroisleña kamulaştırıldı”

Chavez: ”Bolivarcı Devrimi kimse durduramaz”

Eva Golinger: “Venezüella seçimlerinde ABD müdahale zemini kazandı”

Chavez’in buruk zaferi, muhalefetin başarısı*

Venezüella: Ulusal Meclis’e yalnızca 24 kadın vekil seçildi

Posted in Makaleler, Venezuela | Etiketler: , , , | Leave a Comment »

Ekvador Hava ve Deniz Kuvvetleri Başkan Correa’yı isteksizce destekledi

Posted by lahy 12/10/2010

Gonzalo Ortiz /IPS
Olaylara hakim olan sivil ve askeri kaynaklar IPS’e 30 Eylül Perşembe günü Başkan Rafael Correa’nın rehin tutulduğu 11 saat boyunca ayaklanan yüzlerce polisin yanısıra,  Ekvador Hava ve Deniz Kuvvetlerinin en büyük sorunu teşkil ettiğini söylediler.  

Ayaklanma yerel saatle gece 9.30’da Başkan’ın rehin tutulduğu hastahaneden kurtarılması ile son buldu; hastahane polislerin ayaklandığını duyduktan sonra gıttiği ve saldırıya uğradığı polis istasyonunun yakınında idi.

Medya, 274 kişinin yaralandığını ve 10 kişinin de öldüğünü bildirdi, hükümet ise 5 kişinin öldüğünü bildiriyor. Ayaklanma veya darbe teşebbüsü – bu tartışma tüm şiddettiyle devam ediyor- aynı zamanda hükümetin güvenlik kuvvetleri üzerindeki kontrolü hakkında şüpheler doğmasına yol açtı.

Dünyaya naklen yayınlanan kurtarma operasyonu elit askerler ve hükümete bağlı polislerin silah sesleri arasında gerçekleşti.

İsminin açıklanmasını istemeyen yüksek rütbeli bir hükümet görevlisi IPS’e ” Kara Kuvvetleri daha ilk başından itibaren Correa’ya sadıktı ancak, diğer iki kuvvet ile  ilişkiler karmaşık idi ve görüşmeler yapılması gerekti” dedi.

Ancak, Savunma Bakanı Javier Ponce  bir görüşme sırasında IPSe ” Bütün günü üst rütbeli subaylarla geçirdim, saatler ilerledkçe durumu değerlendirdik ve sonra kurtarma operasyonunu esas aldık ” dedi.

Ponce, IPS kendisine, ”Savunma Bakanı perşembe günü  rehin alınan ikinci kişi imiş” dediğinde şaşırdığını belirtti.

Savunma Bakanı Ponce, ” Bu doğru değildir, Yönetici subaylar benimle birlikte idi ve onları bir anlığına bile yalnız bırakmamaya karar ermiştim” dedi.

Ancak, ” Hava ve Deniz Kuvvetleri ile yanlış bilgilendirmeden dolayı problemler vardı” dedi.

Kongre etrafına barikatlar kurulması ve yolların bloke edilmesi ile başlayan ayaklanmanın açıklanan nedeni  bir gün önce parlamentodan geçen, polis ve askeri personele verilen bazı ikramiyeleri iptal eden ve terfi süresini beş yıldan yedi yıla çıkaran yasa idi.

Ancak ekonomik yayın organı Gestion’un yardımcı müdürü gazeteci Juana Ordóñez, IPS’e, Correa, ” polis maaşlarını ikiye katladıklarını söylediğinde haklıydı; 2006’da ayda 355 dolar kazanan normal polis memurları bugün ayda 750 dolar kazanıyorlar” dedi.

Karşılaştırma yapılırsa asgari ücret ayda 240 dolardır.

5 Ekim Salı günü subayların ve polis müdürlerinin memurlarının maaşlarını yükselten Savunma Bakanı 30 Eylül’de ki polis ayaklanması ile 5 Ekim’de ki maaş artışı arasında bir bağ olmadığını, bu konuda çalışmaların Ağustos ayından beri sürdüğünü söyledi.

Ancak isminin açıklanmasını istemeyen bir Albay, ” Perşembe günkü görüşmelerde ordu yönetiminin taleplerinden biri buydu Otoriteler çeşitli kereler maaş artışı önerisinde bulundu ancak,  bunları uygulamak çok zaman alıyordu ve anlaşmazlık vardı, dedi.

Söz konusu maaşlar ayda 400 ila 570 dolar arası yükseltildi. Daha önce ayda 1,600 dolar kazanan yüzbaşılar şimdi ayda 2,140 dolar kazanacaklar, ve bir Albay’ın maaşı 1,870 den 2,280 dolara yükseldi.  Maaş artışları geçtğimiz Ocak ayından başlayarak ödenecek.

Askeri kaynak IPS’e maaş artışı,  ” subaylar ve astsubay rütbesi altındaki  görevlilerin” problemi idi. “Hava ve Deniz Kuvvetlerinde ki birliklerin problemi terfi ikramiyeleri idi,” dedi.

Çarşamba günü yapılan bir yabancı gazetecilerle yapılan basın toplantısnda Correa, ” Hava Kuvvetleri teknisyenlerinin isyanı polis isyanından tamamıyla değişik idi” dedi.

Bu barışçı, politik gösteri idi  Daha önce verdikleri işaret, ” Biz hükümete karşı değiliz” şeklindeydi dedi.

Ancak, Hava Kuvvetleri personeli uluslararası uçuşların yüzde 75’inin gerçekleştiği  Quito’da ki havalanını trafiğe kapattı ve bütün uçuşlar ertelendi.

Ponce, ” Hava kuvvetleri teknisyenlerinin protestosu  değişik olabilir ancak, bu   olayın araştırılmayacağını anlamına gelmiyor” dedi.

Bakan, “Ordu da terfiler halihazırda gerçekleştirlmişti ve Hava Kuvvetleri terfileri  Ekim ayında gerçekleşecekti ve kamu servisi yasasısının bu terfileri iptal ettiğine dair kaygılar vardı” dedi..

Ancak, ikramiyeler 2010  bütçesinden çıkarılmamıştı. Aynı nedenden dolayı terfilerin Aralık ayında gerçekleşeceği Deniz kuvvetlerinde de sorunlar yaşandı. Bundan dolayı birlikler ve astsubay seviyesi altında ki görevliler değişik fakat benzer taleplerde bulundular” dedi

Ponce, Genelkurmay başkanı Luis Ernesto González’in gecikmeli  bağlılık mesajının öğleden sonra yayınlanmasını ” basın ile koordinasyon eksikliğine” bağlayarak,  ”  O açıklama daha erken saatlerde kayıt edilmişti. Neden, o zaman yayınlanmadığını bilmiyorum” dedi.

Bazı kaynaklar gecikmenin nedeninin Savunma Bakanlığı’nda süren iç görüşmeler olduğunu söyledi.

Silahlı Kuvvetler ile problemlerin bir işareti askeri devriyelerin yokluğu idi —  polis ayaklandığı sırada –Quito’da gece gelene kadar ve ülkenin diğer kesimlerinde de öğleden sonra geç saatlere kadar.

Ponce,” Başkan öğleden sonra 1.50’de olağanüstü hal ilan etti.. O zamana kadar bir şey yapamazdık…. Birliklerin sokağa çıkmasını hemen uygulamaya soktuk, ve örneğin, Guayaquil (güneybatı’da bir şehir), saat 3.30’da şehir kontrol altına alınmıştı” dedi.

Bakan, ” Karar (kurtarma’nın ne zaman gerçekleşeceği) tamamıyla komutanların elinde idi”

“İlk başta zırhlı araçların  gelmesi için bekleme kararı alındı, ancak kara yoluyla 100km uzakta olan şehirlerden  gelmeleri zaman alıyordu”

“Riobamba (Quito’dan 165 km uzakta)’dan gelen tankların varması polisin  Pan-American otoyolunu otobüsler, anti-ayaklanma araçları ve kamyonlarla kapamaları yüzünden gecikiyordu”

” Zırhlı araçları beklemekten vazgeçerek operasyonun saat 21’de başlamasını kararlaştırdık, bu karar tümüyle komutanlar tarafından alındı,” dedi.

Correa, Aralık 2006’da başkan seçilmeden önceki onyıl içinde 8 başkan değiştirdi.  ABD’de eğitimini tamamlamış olan sol eğilimli  ekonomist yeni anayasa düzenlenmesi sonrasında 2009’da yeniden başkan seçildi.

Çeviri: Erol Yeşilyurt (LAHY)

Foto: Hastahane’de yapılan operasyon

Evrensel ve Ekvador’da ki halkçı polis ayaklanması!

Yerli halk örgütü CONAIE’nin darbe teşebbüsü hakkındaki bildirisi

Ekvador Yerli Hareketi’nden Correa Hükümeti’ne Eleştiriler

Başkan Rafael Correa Kurtarıldı

Posted in Ekvador, Genel Haberler | Etiketler: , , , | Leave a Comment »

Brezilya Seçimleri: Dilma ikinci turda seçimi kazanacak

Posted by lahy 12/10/2010

Brezilya, 10 Ekim (Prensa Latina) İktidardaki İşci Partisi (PT) adayı Dilma Rousseff’in, eğer ikinci tur seçimler bugün yapılırsa, Datafolha firması tarafından yapılan ankete göre Brezilya devlet başkanlığını kazanması bekleniyor.

Red Globo ve Folha de S. Paulo gazetesi tarafından yaptırılan ankete göre, Rousseff’in seçmenlerin yüzde 54’ünün desteğini alması beklenirken, muhalefetteki Brezilya Sosyal Demokrat Partisi (PSDB) adayı Jose Serra’nın seçmenlerin yüzde 46’sının desteğini alması bekleniyor.

Bu görüş, 31 Ekim tarihinde yapılacak ikinci tur seçimlerle ilgili ilk tahmin olma özelliği taşıyor.

Araştırma sonuçları son 2 ay içinde Rousseff’e olan desteğin arttığını gösteriyor. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan birinci tur seçimlerde Dilma yüzde 46,91 oy almıştı. Bu seçimde kazanmak için toplam oyların yarısından bir fazlasını almak gerekiyor.

Birinci turda Serra yüzde 32,61 ve Yeşiller Partisi adayı Marina Silva yüzde 19,33 oranında oy almıştı.

Datafolha tarafından Perşembe ve Cuma günü 3265 kayıtlı seçmen arasında yapılan artı ve eksi %2 hata payı olan ankete göre; Boş ve geçersiz oylar yüzde 4 ve kararsız oylar ise yüzde 7 oranında bulunuyor.

Bu ankette Dilma seçmenlerin yüzde 48’i ve Serra ise yüzde 41’i tarafından destekleniyor.

Posted in Brezilya, Seçimler | Leave a Comment »